16 Ekim 2009

KELEBEK ETKİSİ - iki -

Biraz toparlanıpda kızımın peşinden caledienlerimle spor merkezine taşınmaya başladığımda sevgili Canan Özdemir'in dansa aşık kalbiyle, bu sporun tanınması için çocuklara nasıl emek verilmesi gerektiğine olan inancıyla tanıştım. Sportif latin danslarının dünyadaki yerini, TR de gelişimini, kendisinin Boğaziçinde okurken bu danslara ilgi duyduğunu ve eşiylede bu sayede tanıştığını öğrendim. Volkan Özdemir, Türkiye'de bu işe ilk gönül veren yarışmacılarındandı. Çocukları fırsat buldukça oda çalıştırıyordu. Kardeşi hakan ise hiphop dansında büyük başarılara imza atmıştı. Bu pırılpırıl gençler, bu eğitimin bu sporun, çocukluktan başlaması gerekliliğini vurgulamaktan ve her fırsatta bu sporu bizlere detay detay anlatmaktan yorulmadılar. Nasıl tesadüfi ve nasıl doğru bir karar vermiştik kızımla. Hayattaki en önemli öğretilerden biri " dahide olsan, yeteneklerin sınırsız da olsa, akıl küpü dolaşsanda çalışmassan hiçsin, disipline olmazsan hepsi boş ! " felsefesine sonuna dek inanıyorlar ve çocuklara aşılamaya uğraşıyorlardı . Dans, kabiliyet olduğu kadar büyük disiplin ve çalışma gerektiriyordu.. Hatta kabiliyetten fazla özdisiplin gerektiriyordu. İnsanın hayatının her alanına bunu uygulaması gerektiğini çocuklara anlatıyorlardı. Volkan hepsi için idoldu. Canan tatlı sert öğretmendi.
Aylardan nisan olmuştu. Ameliyatımın üzerinden

3 ay geçmesine rağmen caledien ler kolumdaydı (kol değnekleri) basmam yasaktı. Ama kızım ilk kez bir latin dansları yarışmasına katılacaktı .. bunu görmemem düşünülemezdi. Bir minibüse 6 çocuk ve velileri, öğretmenimiz Canan Özdemir kayınbiraderi Hakan Özdemir, doluştuk sabah 6, yola koyulduk. Ankaraya gittiğimizi biliyorduk ama bizi neyin beklediğinden haberimiz yoktu. Yarışma, gencecik federasyonun ilk yarışmalarındandı. Bu spora çok gönül vermiş sevgili Ersin Uysal ın ki çok yeni kaybedilmişti kendisi, anısına düzenleniyordu. Ersin Uysal Kupası 2007. Yarışma Shereton oteldeydi, resmi kıyafet de istenmişti.. altı babaya minibüste askılarıyla altıda takım elbise eşlik ediyordu :) öğlene doğru otele vardık..


Çocuklara ayrılan soyunma odalarına geçtiğimizde bomboş oluşu bizi şaşırttı. Bizden başkası yoktu. Ankara haricinde hiç bir ilde çocuk dansçı yetişmiyordu. 12 milyonluk İstanbul'da ise bu işi lisanslı yapıp yarışacak düzeye gelen 6 tek çocuk vardı inanılır gibi değildi. Çocukların tamamı Ankara'dan olduğu için giyinip gelmişlerdi.
Hepimiz gayet şık giyindik. Yarışma balo salonundaydı. Ortadaki parke pisttin, üç yanına sandalyeler dizilmişti . Karşılıklı duvarlara yerleştirilen iki dev ekran pisti seyretme kolaylığı sağlıyordu. Geçip oturupda ısınmaları seyretmeye başladığımda, yaşadığım şakınlık hayatımdaki dönüm noktalarından biridir. 5 yıl bale, 15 yıl halk dansları icra etmiş, defalarca milli olarak yurtdışına çıkmış, dünya danslarına vakıf ben bu dansla bugüne dek hiç tanışmamıştım. Büyülenmiş bir biçimde dansçıları, kostümleri, makyajları, seyrediyor müziğin ve bu dansın zihnime yerleşmelerine izin veriyordum.


İlk defa gördüğüm figürler, tavırlar, danslar, hakem uygulamaları o dakika beni esir aldı. Dünyada çok hatrı sayılan bir spor dalı ülkemizde henüz varolma savaşıdaydı..
Isınmalar, elemeler derken sıra ılgının yarışacağı yıldızlar klasmanına geldi .. yanlış hatırlamıyorsam 10 çift vardı. Allahım bunlar ne zaman öğrenmişlerdi heat sıralarını, müziği duymayı, nerede durmaları gerektiğini, şaşkınlığımın boyutu anlatılır gibi değil. Finale 6 çift kalacaktı onu öğrenmiştimm ( sudan çıkmış balık misali hiçbir şey bilmiyormuşuz çok komiktik ) gözyaşları ve hayranlıkla seyrettim. Elemelerin ardından final için sırt numaraları açıklandığında, insanın çocuğu ile gurur duymasının dayanılmaz hazzıydı hissetiğim.....

Hiç yorum yok: