Maalesef sömürüldük, sömürüldüğümüzü bilmeden, bilemeden.. Sahnede olmak, alkış almak yetiyordu. Birde işin dünyayı gezme tarfı vardı ki o yılların Türkiyesinde ve 15, 20 yaşlarındaki insanlar için farklılığın alasıydı. Gittiğimiz her yurt dışı festivali için , devletin her dansçı başına harcırah verdiğini yıllar sonra öğrendik. Alınan harcırahlar kulüp idarecilerinin inisiyatifinde ne şekilde değerlendiriliyordu hiç bir zaman bilemedik. Zaten yol, yemek ve kalış masraflarımız oragnizasyonu yapan kurum, ülke, şehirce karşılanıyordu. Ne biz, ne aillelerimiz böyle bir uygulamayı bilmiyordu. Yurt içinde de sayısız gösteriye çıkıyorduk.. Onlarda ücretliydi, düğünlere, özel gecelere.. Ama o ödeneklerdende haberimiz olmuyordu. Biz bunun hesabını soramayacak kadar genç cahil ve safken.. Bizi yönetenler ise bunun hesabını yapacak kadar, küçük hesaplar peşindeki insanlarmış.
Antrenörlerimiz hocalarımız... hepsini sevgiyle anıyorum. Kimi alaylıydı,kimi konservatuarlardan, kimi devlet halk danslarından gelirdi .. Hepsi de tek birşeye hizmet ederdi halk danslarına.. kimi tatlı sertti, kimi otoriter, kimide öylesineee arkadaş.. Onlara da hak ettikleri saygı ve emek verilmezdi çoğu zaman. Birde enstrümanlar vardı. En büyük fedakarlığı bizden sonra onlar yaparmış meğer. Hiç bir zaman ücretleri ödenmeyen, küçümsenen sazlar.
Bu söylemler tabiki tüm kulüpleri kapsamıyordu. Ama o günlerde başsız ve otoritesiz bir topluluk olmak, tüm suistimalleride beraberinde getiriyordu. Halk dansları federasyonu 2001 de kuruldu ve sanırım o gün bu
gün herşey çok farklılaştı ve düzene girdi. Sporcularda lisanlı ve milli olmanın haklarını edindiler. Kulüplerde değişmiş ve gelişmiştir. Uzak kaldığım için bilemiyorum. Ama açıkçası aynı sıkıntıları çocuklarımızın gençlerimizin yaşamasını istemediğimden halk danslarında son üye ve yönetici olduğum kulübün başkanı aklıma düştü. Çok hoş bir iş kadınıydı bir arkadaşımızın annesiydi. Hepimiz ona hayrandık. Bize yönetici olarak sahip çıkan tek kişiydi ama çok da uzun sürmemişti. Yanılmıyorsam sağlık sıkıntıları sebebiyle o kulübü kapatmak zorunda kalmıştı.
gün herşey çok farklılaştı ve düzene girdi. Sporcularda lisanlı ve milli olmanın haklarını edindiler. Kulüplerde değişmiş ve gelişmiştir. Uzak kaldığım için bilemiyorum. Ama açıkçası aynı sıkıntıları çocuklarımızın gençlerimizin yaşamasını istemediğimden halk danslarında son üye ve yönetici olduğum kulübün başkanı aklıma düştü. Çok hoş bir iş kadınıydı bir arkadaşımızın annesiydi. Hepimiz ona hayrandık. Bize yönetici olarak sahip çıkan tek kişiydi ama çok da uzun sürmemişti. Yanılmıyorsam sağlık sıkıntıları sebebiyle o kulübü kapatmak zorunda kalmıştı.
Spor yada dans, kulüp yada dernek önemli olanın, idarecilik ve organizasyon yetisine sahip olma gerekliliği olduğunu düşünüyorum. Yoksa danstaki bir figür kuralını bilip bilmememiz değil önemli olan, o antrenörün işi. İdareci, sporcunun sıkıntılarını çözebilmesi kadar kamuya karşı sorumluluklarını yerine getirmesini sağlayan aracıdır da.
Sporcu dans etmeye odaklanmalıdır. Antrenör öğretmeye.. Hakem kendini eğitmeye. Bunların arasında resmi işleri kovalayacak, düzeni sağlayacak, kuralları uygulayacak ve uygulatacak da idareci olmalıdır. Kulübün ve sporcunun hakları için fedarasyonla işbirliği sağlayacak mercidir kulüp yöneticisi.
Kulübü idare edecek olan, ne dansçı olmalıdır, nede antrenör diye düşündüğümüz için bir gömlek daha giydik sırtımıza..
Sosyal sorumluluk için..
Gelecek için...
Gençler ve çocuklar için...
Sağlıklı yürüyen federasyon için..
ve asıl önemlisi
DANS için !!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder