17 Aralık 2015

KOÇDANS - TDSF 1.ETAP DANS SPORU YARIŞMASI

ECE GÜLBAŞ - SERBAY ALYU - LIFE DANCE SPORCULARI 

Koç Dans, ülkemizdeki başarılı üniversite dans kulüplerinden biri. Kampüsünün şehre uzaklığı dans hocalarını caydıramıyor. Öğrencilerden ilgi büyük. Step'ten Oryantale, hip hop'tan tangoya çok farklı dans disiplinlerini içinde barındırıyor. 15 yıldır dans festivali düzenleyerek başarılması zor bir sürekliliğe de imza atıyorlar. Geçen yıl ilk kez TDSF Etap yarışmalarından birinin organizasyonluğunu üstlendiler. Bu yıl ikincisini gerçekleştirdiler. Dans sporuna başarılı sporcular yetiştirme yolunda da hızla ilerliyorlar.

Geçen yıl ki yarışma sisli ve çok soğuk bir İstanbul günündeydi. Salonda organizasyon eksikliği fazlaydı. Yarışmacılar, seyirciler, hakemler iç içe ve düzensizdi. Öyle ki 2 saat kadar kalmış ve geri dönmüştük. 

Bu yıl bizi bambaşka ve çok başarılı bir organizasyon karşıladı. Salon düzeni ve disiplini, seyirci yoğunluğu,salonun ısısı, sporcu ısınma alanı, işleyiş hepsi çok iyiydi. Tek sıkıntı pek çok yarışmada başımıza gelen saat sarkmaları oldu. Program yoğun olunca ister istemez sarkmalar oluyor ama bu durum özellikle şehir dışından gelişler için handikap yaratıyor.


Başarılı ve keyifli bir yarışma için tüm Koç Dans ekibini tebrik etmek gerek. Yarışmaya ait gözlemlediğimiz 2 negatif tespitimiz oldu. İlki keyfe keder olan salondaki renkli ışıklandırmalardı. Fotoğraf çekimini zorlaştıran renkli ışık dönüşümleri, belki sadece benim gibi fotoğraf çekeni rahatsız eden ve zorlayan  bir durumdu. Bu denli hareketin olduğu bir pistte seri ve flaşsız çekim yapabilmek için sabit ve güçlü ışık yeterli aslında. İkincisi içinse bence seneye önlem alınmalı. Salondaki ısınma alanı sporcular için şahane olmuş. Ama küçük sporcularımız hem çok hareketli, hem çok heyecanlı. Ailelerinin yanına gidip gelirken, merdivenlerden in çık problem oldu. Halbuki tribün le ısınma alanı arasına yapılacak kurdele koridor bu sıkıntıya güzel bir çözüm olabilirdi. Çocuklarımız bu sporun geleceği. Onları bu sporda kalıcı sporcular haline getirmek için her türlü tedbiri almalıyız :) 

Yarışmaya 18 kulüp 103 çift ile katıldı. 17 çift ile katıldığımız yarışmada 10 çiftimiz klasmanlarında finallere kaldı. 686 puan toplayan kulübümüz ilk yarışma ertesi 3.lüğe yerleşti. Darısı diğer yarışmaalrımızın başına. Sezon başlangıcı güzel oldu. Sonuna dek böyle devam etmesi temennimiz. 

yarışmaya ait fotoğraflar facebook sayfamızda tıkla izle 


ışıkların azizliği kimi ilginç enstatenelere sebep oldu. 


yarışmacılar kadar hatta fazlası yorulan değerli hakemlerimiz 



12 Aralık 2015

LIFE DANCE - Koçdans 1.etap yarışma



Bazen yola çıkarken nereye gideceğini, nereye varacağını bilmez ya insan bizim kulübün durumu da bu yolcu misali. 2009 da Sadece yola çıkmıştı.O günkü antrenörün kulübü yoksa ve  hiçbir kulüple arası da yoksa, veliye 2 çift sporcu için kulüp kurmak düşmüştü.. Atla deve değil ne olacak  7 kurucu 15 de üye bulduk mu yaparız kaydı dernekler masasına, gideriz il spor müdürlüğüne "buyrun bu da bizim kulüp" der, lisans çıkarır mıyız çıkarırız. Nitekim aynen böyle oldu. Genlerde zaten günü kurtarma modu kodlu. Yolculuğun amacı da günü ve açıkta kalan 2 çift sporcuyu kurtarmaktan ibaretti. Yoksa aktif kulüp olalım, işi gücü bırakıp dans salonu açalım, salon tutalım hocalar sporcular olsun dahası üste de para kazanalım.. Hiç biri yoktu o gün,  bugün de yok. 

E nasıl oluyor da life dans gençlik  ve spor kulübü olarak 2015/2016 dans sporu sezonunun ilk yarışması olan Koçdans 1.etap yarışmaya  19 çift ile en çok sporculu kulüp olarak katılıyor. Basit. Sadece iyilik ve insanlara dokunmakla. Beklememekle. Karşılık istememekle oluyor. İstenilen sadece spor kazansın, sadece gençler çocuklar spor yapsın olunca, sonuçta yolcu bir yola giriyor, güzel ve aydınlık bir yolda koşuyor.

Kulübü olmayan olamayan, uğraşmak istemeyen her antrenöre her sporcuya açık olduk her zaman. 85 lisanslı sporcu kaydettik bunca yılda. Gelene "hoşgeldin buyrun lisansınız" dedik gidene "yeni kulübünde başarılar seninle olsun" diye uğurladık.

Ticari beklentisi , hırsları bulunmayan, salonu dahi olmayan gönüllü ve dansa sevdalı antenörleri ile durmadan çalışan çatısı sınırsız gökyüzü, duvarları müzik olan bu kulüp bir şey olmak için çok şey gereklidir düşüncesini yok ederek dans camiasının en sessiz sakin kulübü oldu. 

Hoş bir huzur bu sonuç.2015/2016 sezonunun ilk yarışmasına en çok çiftle katılıyor olmak tabii biraz da yarışmanın İstanbul'da oluşunun tatlı cilvesi. Üstelik 2 çiftimiz yarışmaya katılamadı. Ama TDSF teknik kurulunun  duyurusu, köklü ve eski ve duayen kulüplerden sayıca fazla çiftle yarışma katılımcısı olmak, ne kadar güzel bir iş başardığımızın ne doğru bir yolu tuttuğumuzun tatlı ve gururlu tablosu. 

Yarışmanın sonunda çift sayımız ile başarı ortalamamız aynı olmayacaktır. ama önemli olan hayatta daima katılımcı olmaktır. Seyredenlerden değil seyir edilenlerden olmayı başarabilmektir. Derece değil önemli olan mücadele, tutku ve yaptığından haz almak. 

hep desteğe tam desteğe daima devam edeceğiz. herkes için. Kapımız herkese hep açıktı ve daima da açık kalacak.

11 Eylül 2015

SEZON AÇILIŞI




life dansın gülen yüzleri 

Life Dans Gençlik ve Spor Kulübü  7 yaşına girdi. Dolu dolu 6 yılı bitirdik. Her yıl sporcu sayımızı artırdık. Keyiflendik. Gururlandık. Sevindik. Paylaştık.

Bizim kuruluş vizyonumuzda Olimpiyatların sloganı misali "daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü" felsefesi yanında "daima dans et vazgeçme, hayatında daima dans olsun" görüşü de vardı. Dansın evrensel dili gereğince, kulübe ihtiyacı olan her sporcuya, her antrenöre kapımız hep açıktı. Hala da açık. 


Sporun en cilveli yanı sadece birincilerin hatırlanmasıdır. Elbette birinciler, milli takımlar olacak. Ama bu diğerlerinin sporu bırakması yada küsmesi anlamına gelmiyor. Hedefimiz daima kendimizi aşmak, ilerlemek olmalı. Tüm sporcularımızda ve ailelerinde bunu görmek bizi ayrıca gururlandırıyor. Vazgeçmiyorlar. Dansı bırakmıyorlar. Amaç da bu zaten. Yarışmalar, dereceler araç aslında. Sağlıklı, , özgüveni yüksek, zeki, çevik çocuklarımız gençlerimiz hem okul hayatlarında başarıyı yakalıyor, hem dans sporunda her geçen gün gelişiyorlar. 

Çok faktörlü uğraş dans sporu. Sporcu, partner, aileler, İstanbulun yol ve yaşam şartları, okullar, diğer aktiviteler... Tüm zorlayıcı sebeplere rağmen sporu devam ettirebilmek, kulübü yaşatabilmek pek çok gönüllü gerektiriyor. Sevda olmadan ülkemde sporcu olunmuyor. 

Bu anı madalyalarına yarışma madalyaları eklenecek 

Duruşlarının, bakışlarının, bedenlerinin değiştiğini; yürüyüşlerini, danslarını görmek biteviye mutluluk veriyor. İyi ki kurmuşuz kulübü, iyi ki devam etmişiz diyoruz. 

2015/2016 sezon çalışmaları Ağustosda başladı zaten. Ve hep beraber bu yıl pastamızı kesip yeni sezona iyi dileklerle başladık. Geçmiş yıllardaki istikrarımızı koruyacağımızı ve çok daha iyi dereceler yapacağımızı biliyoruz. 

Çünkü aşkla dans ediyoruz. Çünkü bizim için "hayat dans dans hayat". 

defne ve bora sebeptir kulübün kuruluşuna, ne güzel ne gurur büyüdüklerini ve dansın yaşamlarına kazandıklarını görmek

Life dansın kurucuları, gönüllüleri, sebepleri, sonuçları.... defne,canan,berrin,bora,ayşem 

10 Ağustos 2015

DANS SPORUNDA SON 3 SEZON

Tarih, İstatistiki veriler, aile soy ağaçları, toplumsal gelişim ve daha niceleri; KAYIT altına almakla ve resmileştirmekle kalıcı oluyor malum. Ülke olarak  ne kişisel, ne şirketsel, ne toplumsal tarihi, önemsemeyen kayıt altına almayan mizaçtayız. İstatistik hak getire. Veri tutmuyoruz çünkü.  Toplum olarak bir yanımız çöpçü, olur olmaz herşeyi saklıyoruz. Ama arşivci değiliz. İkisi çok farklı. 

Danssporunda kayıtlı veriler bir nevi federasyonumuzun tarihi aslında. Çok kıymetli verileri 2006 dan beri derleyebilseydik güçlü bir temele ve yakın tarihin hareketine sahip olabilecektik. 

TDSF teknik kurulu başkanı Göktuğ Karacalıoğlu, çok güzel bir rapor yayınlamış son 3 yıla ait. Zaten bildiğimiz, konuşup konuşup semaya saldığımız her türlü söz dizini; rakamsal ve gerçek ve silinmeyecek biçimde karşımızda duruyor. Gönül arsız tabi "keşke önceki senelerde olabilseydi de 9 yıllık kısacık tarihimizde nereden nereye geldiğimizi ayrımsayabilseydik" diye konuşuyor. :)  buna da şükür elbetteki. 

Ve sorunlar gözümüzün önünde flaş etkisi ile patlıyor. Bir var olup, bir yok olan çift sayısı 200 olmuş son 3 senede. Sporcu sağlıyor ve evet sporcu tutamıyoruz. Tablolarda da görüldüğü üzere minikler 1,2 seviyeleri hep önde. Ama sonrası gelemiyor. Ya eğitim sistemindeki çarpıklık itiyor veliyi bu arenadan yada çocuğun ilgi alanı değişiyor. Partner ayrılmaları ise en hüsranı. Emek, zaman, para hep o 10 dk için. Sonra onlarca sebepten biri çiftlerin önünde patlıyor ve puf. Kostümler dolaba, emekler havaya..

Çalışma ve kayıtlar için arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz ve güzel raporlarını okumanızı diliyoruz. 

Bu arada kulübümüzün istikrarlı çizgisinden de bahsetmiş olmaları gururumuzu da okşuyor ne yalan söyliyim.:) 

Yukarıdaki görsel, pek çoğunuzun yakından bildiği, büyük oranda kulüp sporcularının başarısını, daha az bir oranda ise kulübün çift sayısını ödüllendiren kulüp sıralamalarının üç sezonluk bir özeti. Dans Sporu 34, ODTÜ ve Star’ın çizgenin ilk üç sırasını yer edinmiş olması yanında, sezonluk olarak sert iniş ve çıkışlar yaşayan pek çok kulübümüz olduğu da gözden kaçmıyor.  Ancak kanımca bu çizgede kutlanması gereken iki kulüp, üç sezondur istikrarlı çıkışlarını sürdürerek bu sezonu beşinci ve altıncı sırada bitiren Fame ve Life. Onlara ek olarak da geçtiğimiz sezon kurulmasına rağmen hızlı bir tırmanma ile kendine dördüncülükte yer bulan Koç ve sert bir çıkışla dokuzunculuğa tırmanan Diamond da çizgenin dikkat çeken diğer kulüpleri.

GÖKTUĞ KARACALIOĞLU - YAZISI 



http://www.dansmedya.com/kose-yazilari/-dans-sporu-bransi-2012-2015-veri-cozumlemesi-6183.html

3 Haziran 2015

2014 - 2015 SEZON SONU


Hiç farketmiyor, zamanın içinde yitip gidiyorsunuz. 6 yıl olmuş kulübü kuralı. Dün gibi. Kulübün kurulmasına sebep Defne ve Bora çoktan dansı bırakmış lise öğrencisi gençkız delikanlı olup, onlarca sporcuya  sebep olmuşlar. 


Geçen sezon kulüpler sıralamasında 8. olarak tamamlamıştık sezonu. Bu yıl ise 5. bitirdik. 27 kulüp katılımcı olmuş yarışmalara. Harika bir duygu. Üstelik ilk 3 kulüp Türkiye'de dansın adı olan dansın piri kulüpler. Daima birinciliğe oynayan çiftimiz yok denecek kadar az. Milli sporcumuz yok. Hatta kendi kulüp salonumuz bile yok. Antrenörlerimiz, dansçılarımız herşeye ve herkese inat çalışıyorlar. Vazgeçmiyorlar. Hepsiyle gurur duyuyorum. Derece yapmanın bir önemi yok bana göre. Katılımcı olmak önemli. Seyredenlerden değil, seyiredilenlerden olmak amaç. Ve keyif almak danstan ve tabi eğlenmek. 

Bu sezon tüm yarışmalara katılmışız. Türkiye şampiyonasında bulunmuşuz. Her sene yeni sporcular eklemişiz. Dans için, spor için, Türkiye için gerçekten gurur verici, sevindirici. 

Tdsf delegelerimiz  ( ki bu derece ve katılıma rağmen bizim 1 delege hakkımız vardı ) 1 sezonu daha Tolgahan Çinkitaş ile devam etme kararı aldı. Bir sezon diyorum çünkü 2016 son çeyreğinde olağan genel kurul olacak. Daha organize, daha verimli 2015/2016 sezonu geçirmeyi diliyoruz yeni sporcularımızın olması arzusuyla.

Tekrar tüm LIFE DANCE dansçı ve antrenörlerine teşekkürler.

21 Mayıs 2015

TDSF Başkanlığı ve İsmet Müftüoğlu

İsmet Müftüoğlu 
Makamın bir sorumluluğu olduğunu düşünenlerdenim. Kaldı ki makam denilen görev, sorumluluk, idari yapı, pek de kolay elde edilen bir düzey değil. Diyorr ve hemen bu cümleyi çürütüyorum. Çünkü Memleketimde çok uzun yıllardır, emeksiz makam sahipleri mevcut. Özel sektörde, hele ki bazı iş kollarında; o makam için okumanız, okumanız, okumanızz ve çalışmanız, çalışmanız, çalışmanızz gerekir. Kimseye bedavadan makam da, oda da, masa da verilmez. En azından benim gördüğüm, yaşadığım bu 25 yıldır. Ha kamu için aynı şeyi ne yazık ki söyleyemiyoruz.

Neyse mevzuu zaten nasıl makam sahibi olunduğu değil, makamı taşıma hali. Makamın hakkını verme, makama layık olma durumu. Ama önce bunu istemeniz lazım. Görevlere, makamlara, sorumluluklara talip olurken kendimizi tanımamız ve o görevin yapılabilirlik ve yapılamazlıklarını irdelememiz gerekir. Mesela ilkokul 3. sınıfa giden bir çocuk sınıf başkanı seçildiğinde;  ders zili çaldığında haşarılık yapmayacağını, sınıfa öğretmenden sonra girilemeyeceğini, sınıf defterini kaybetmeyeceğini, bilir. Bu yaradılışta değilse zaten göreve talip olmaz. Benim işim değil der, her teneffüs ve dahi ders saatlerini ekstra enerji boşalımı ile geçirir. Kimse de onu zaten başkan olmaya zorlamaz. Gelin görün ilkokul 3.sınıfta gösterilen bu özeleştiri nedense büyüyünce bünyeden uzaklaşıyor. Koltuk mu sıcak geliyorr, makam odası mı ferahh, yoksa etraftaki iltifatçılar mı cazipp bilinmez, herkeste bir makama talep gırla gidiyor. 



Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı 58 ( ellisekiz ) spor federasyonu mevcut. Doğal olarak 58 de başkan. Her başkanın 20 küsur kişiden oluşan yönetim, denetim kurulları ve onlarca insanın görev aldığı diğer sportif kurulları ve yüzlerce ve hatta binlerce lisanslı sporcuları var. Yani pek çok sporcuyu ve spor insanını temsil yetkisi var. Seçilmiş insanlar, elbette çatının altındaki herkesin % 100 birleştiği isimler olamıyor . Kimi azınlığın seçtiği liderler, bazı ülkelerde ülkeleri bile yönetiyor. Akış içinde her şey mümkün. 

Evet herkesi temsil edemeyebilirsiniz ama görev aldığınız, temsil hakkı sorumluluğunuz olan makamdan, 80 milyonluk ülkede  sadece 58 kişi var ise makamınıza uygun tavır içinde olmanız beklenir. En azından ben beklerim. İşin eğlencesini şamatasını bir yana koyarak, toplum içindeki rollerimizin bizi sınırladığının bilincinde olmalıyız. Öğretmenlerin özel hayatlarını eğlencelerini, facebook hesaplarında paylaşmaları devlet yada özel pek çok okulda yasak. Öğrenciniz sizi; denize girerken yada elde sigara poz verirken veyahut meyhanede doğumgünü kutlarken, hamama gittiğinizde ( şaka değil hamamda poz veren insanlar var güzel yurdumda ), pijama altta çekirdek çitlerken; gördüğünde öğretmen olarak saygınlığınızı ve söz dinletebilme oranınızı azaltıyorsunuz. Bu özgürlük yada paylaşımcılık yada benim gizlim saklım yok mevzuu değil. Toplumdaki rolünüzü ve varsa makamınızın gereğini taşıma sorumluluğu. 

Tolgahan Çinkitaş
Bu sorumluğu yok sayan ve bunu rahatlık! özgürlük! neşe! şaka! olarak algılayan bir başkan, sporcularımın, antrenörlerimin, velilerimin ve benim temsilcim olabilir mi diye düşünüyorum. Düşünüyorum. Cevap veriyorum : Olamaz. Beni bu konuda fazla muhafazakar yada ciddi bulabilirsiniz. Yurtiçi ve Yurtdışı temsili olan bir görev için Kendinize ve camianıza karşı kendinizi sorumlu hissetmeyebilirsiniz. Ama sorumlu olduğunuz ve saygılı olmak zorunda olduğunuz bir çatı var ki o da TÜRKİYE CUMHURİYETİ GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI. Bakanlığın kriterimidir, ilgilenir mi, umursar mı, bilemem. Ama ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak Cumhuriyet'e bu bağlı makama biraz ciddiyet isterim. İsteme hakkımı ve oy hakkımı kullanırım. 

Beni, kulübümü, sporcularımı yurtiçinde ve dışında temsil edecek, sorunlara çözüm üretecek, duruşuyla, kişiliğiyle herkese eşit olacak, makamın hakkını gerek görev bilinciyle gerek saygınlığı ile verecek  bir başkandır özlediğim. Ve layık gördüğüm  isimdir İsmet Müftüoğlu. 







18 Mart 2015

GLORIA WORLD OPEN 2015

Dünya 2.leri  Charles  Guillaume Schmitt / Elena Salikhova


Ben Gloria World Open'ı yazana dek yarışma bitecek. 2011 de yapılan ilk Gloria Seans Open yarışmasında olmanın hazzı bambaşkaydı. O günün standart ve latin dünya şampiyonlarını izlemiş, 2 günlük dans maratonundan büyük keyif almıştık. Üzerine birde Antalya'nın harika havası Gloria' nın nefis ambiyansı da eklenince bizim minik dansçılarımıza da unutulmaz bir anı olmuştu. Bu yıl çeşitli sebeplerle orada olamayacağız. Ancak Gloria Sport Otelin İstanbuldaki lansmanında gördüğüm spora gönül vermiş Özaltın ailesi, dansa ilgileri, spora yaptıkları yatırım, Türkiye'de sporun her dalı için umut vaat ediyor. 
Katılım muazzam gözüküyor. Dünya sıralamalarının ilk 20 sinden pek çok çift var. Kaldı ki standart dünya 1. si ile latin dünya 2. çiftleri aynı salonda seyredebilecek dansseverler. Türkiye'den katılımda oldukça yüksek. Özellikle Türk dansçıların uluslararası dansçıları seyretmeleri tanışmaları açısından da ülkemizde yapılan bu yarışma cevher adeta. 







Glorıa gerek bu dansa verdiği önem ve yatırım gerekse vizyoner bakışları ile Grand Slam yarışmalarına göz kırpıyorlar. Yılda 6 kez  ( helsinki - wuhan - honkhong - stutgart - moskov - şhangai )şehirlerinde yapılan grand slamlar bir nevi altın lig. katılımcısı da seyircisi de bambaşka bir prestij.

Şimdiden harika bir yarışma olacağı  belli. Özellikle tüm Seans Dans ekibi, başta Alize Altay ve Volkan Aşkun olmak üzere aylardır çalışıyorlar. Herkese keyifli seyirler. 



Dünya standart 1. leri Dmitry Zharkov - Olga Kulikova

16 Şubat 2015

TÜRKİYE ŞAMPİYONASI 2015



TÜRKİYE ŞAMPİYONASI 2015

seda arıgul - erhan kuş             şampiyonlarımız                foto ayşem başoğlu


Milli takımın seçileceği, senede 1 kez yapılan Türkiye Şampiyonası !
Ülke nufusu 70,000,000 civarı. 
Kadın erkek oranı da neredeyse eşit.

60 a yakın federasyon var ülkemizde. 
Uluslarası spor arenasındaki en büyük başarılarımız Güreş, Halter, Voleybol ve Basketbol Federasyonlarına ait. 

Tamam dans ulusal bir spor alanımız değil. Dansı seven bir millet de değiliz. Spor yapmaya da çok meraklı değiliz. Spor yapmak bir yana, bir spor müsabakasını yerinde bile seyretmeye gitmez,veriyorsa TVden bakarız. Bakarız yalnız dikkat ! seyretmek için oyuna, kurallara, spora ilgi, bilgi gerekir. E o da bizde yok.

Ama adı üzerinde Türkiye Şampiyonası. Ağzı da, kulağı da dolduruyor. Peh peh diyorsun Kocaaa Şampiyona.
Kaç çift katıldı ? 
50!
yazıyla ELLİ .. yani 100 sporcu.

fotoğraflar ayşem başoğlu
1 ay önce aynı şampiyona İtalyada yapıldı. 1407 bir daha yazayım 1407 çift !!
fotoğraflar ayşem başoğlu
evet biz İtalya değiliz. Rusya yı hiç yazmıyorum zaten. Nerdeyse 1 hafta sürüyor elemeler, Rusya Şampiyonlarını belirlemek için. 

Ama 50 çift de yürek burkuyor danssever okuyucu. Haksız mıyım?  Nasıl diyorsunuz ya nasıl?? Sadece 50 çift mi Türkiye şampiyonası ve 3 yaş kategorisinde 30 büyükler, 10 gençler,10 yıldızlar....

Devletin resmi sitesinde 8332 lisanslı sporcu gözüküyor. Kaçı salsa, kaçı tango, kaçı sportif latin, belli değil tabi. Ama bu sayının faal olanı çok iyimser bir tahminle % 10'u  geçmez.
spor daima gelişen ve büyüyen bir olgu olmalıdır.

"citius, fortius, altius"

Olimpiyatların resmi sloganı değilmi, daha hızlı, daha güçlü, daha yüksek.
Bizim öksüz dans sporu ise her geçen gün kan kaybediyor. Hergün azalan sporcu sayısı, ayrılan çiftlerin çokluğu, yenilerin umutsuzluğu, acıtıyor da acıtıyor.. 

Ne diyeyim.. Merak eden yok mu ? Neden bu spor genişlemiyor, etkinleşmiyor ve sürdürülebilirliği sağlanamıyor ? Bunu bir ben mi sorun olarak algılıyorum. Anlaşılmaz. Belki şunu diyeceksiniz "bu life dance da hep bardağın boş tarafının peşinde" 

Ruhumuz muhalif, yüreğimiz sporsever.. 


https://www.facebook.com/pages/LIFE-DANCE-SPOR-Dans-Hayatt%C4%B1r-Hayat-Dans/134966799912654
fotoğraflar ayşem başoğlu
fotoğraflar ayşem başoğlu
fotoğraflar ayşem başoğlu

13 Ocak 2015

ERSİN UYSAL


"Dans bir spordur. Dansın spor olmadığını iddia edenlere karşı savaş veriyorum!" - Ersin Uysal


2007 ERSİN UYSAL İLK YARIŞMA FOTO AB
 

Uzun zamandır rahmetli Ersin Uysal'ı bir vesile ile anmak istiyordum. Vefatının 7. yıldönümüneymiş nasip. 

2006 Eylülünde büyük kızım sportif latin dansa başlamıştı ama ben neye başladığını bilmiyordum. 2007 mart ayında ilk yarışmamıza katılacağımızı söylediğinde antrenörümüzün yüzüne soru soru bakmıştım. Ne yarışması biz onu dans etmeye yollamıştık. Yarışmalı bir dans olduğunu bilmiyorduk. Apar topar İngiltere'den ayakkabı getirttik. Kostüm diktirdik. Partneri olduğunu dahi bu yarışma vesilesi ile öğrenmiştim. "Pek bi ilgisiz anne" demeyin şimdi. O yıllar 2. çocuğumun minikliği ve benim sağlık sıkıntılarım bu olaydan uzak tutmuştu beni. Ama gördüğünüz üzre, açığı kapatıp bugün 60 kişiye lisans çıkartmış bir kulüp olduk. 

18 mart 2007 Ankara - Sheraton Otel Balo salonu  Ersin Uysal Dans yarışması. 

Bahçeşehir belediyesinin (  ki o zaman Bahçeşehir belde belediyesi idi ve belediyenin spor salonunda çalışıyorduk. ) desteği ile 3 çift çocuk dansçımız ve onların maaile şeklindeki aileleri ile bir midibüse doluşup çıktık yola. Sadece biz değil takım elbiseler, şık hanım elbiseleri, dansçı kostümleri ve benim kol değneklerim de bizimleydi. 2 ay önce ortopedik ameliyat geçirmiş değneklerimle de olsa kızımın bu ilk yarışmasını seyredeyim demiştim. Değnekler sayesinde arka beşliyi de kapmıştım. 

2007 ERSİN UYSAL İLK YARIŞMA FOTO AB
2007 ERSİN UYSAL İLK YARIŞMA FOTO AB


O gün benim için bir dönüm noktasıymış. Sonra anladım. İlk kez bir sportif latin dans yarışması seyrediyordum. Daha önce tv de standart salon yarışmalarını izlemiştik ama latinle ilk kez karşılaşıyordum. Tüm veliler takımlarımızı giydik otelde. Salona girdiğim anı, dansçıları, dev ekranlara verilen görüntüleri, müziği ve inanılmaz kalabalığı büyülenmişcesine seyrettim. 

Değnekler beni kısıtladı o gün. Fotoğraf çekemedim, pist kenarından izleyemedim. Ama dedim ya dev ekranlar vardı. Kızımın performansına ayrı şaşırdım. Sanki ilk değil, üçüncü beşinci yarışmaya çıkıyordu o kadar rahat, o kadar kendinden emindi. 

O gün ilk kez adını duyduğum Ersin Uysal ın ne müthiş bir insan, ne müthiş bir sporcu ve gazeteci olduğunu senelerce dinledim eşden dosttan. O gün o yarışmayı organize eden Sevgili Gazi ve Sevgili Erdem ile sonraları nasıl tanışıp beraber mücaledeciler safında yer alacağımı o gün bilemezdik. O güne dair tek üzüntüm Kızımın o gün aldığı ilk madalyasını, okulda kaybetmiş olmasıdır. 

2010 yılında Uğur Tenekecioğlu' ndan dinledim Ersin Uysal'ı. Hayranlığım ve erken bizleri terk edişine isyanım, hüznümle karıştı. Uğur beyin ağzından Ersin hocayı dinlemek bambaşkaydı. 

Kızımın ilk lisansı Türkiye Cimnastik Federasyonundandır. Ersin hocanın Cimnastik federasyonunda açtığı dans bölümü sayesinde ben bugün bu bloğu yazıyorum siz okuyorsunuz. 

Hepimiz ona borçluyuz. Daha kaliteli, donanımlı ve kalabalık bir dans camiasını var etmeğe, yaşatmaya ve geliştirmeye Ersin hoca için devam etmeliyiz. 

Ruhu Şad olsun. 

2007 ERSİN UYSAL İLK YARIŞMA FOTO AB













Erdem Özkan'ın 2007 de yarışma ertesi kritikleri ve 

2015 13 ocak face paylaşımı 

Her sene bu gün aynı şeyi yazıyorum.
Bıkmadan da yazacağım...
Dansın sportif tarafıyla yeni tanışan genç arkadaşlarımız bilmezler.
Öğrenmeleri için bir başlangıç olsun bu anlamlı gün.

Dansı ister hayatınızın vazgeçilmez bir parçası olarak görün, ister öylesine bir eğlence. Keyif aldığınız bu sporu bugün yarışmalarda icra ediyorsanız, işte bu adam sayesindedir.
Dansın gelişiminde ve bugünlere gelmesinde Ismet Muftuoglu,gibi Gazi Umdu gibi,dönemin ODTÜ, YTU, Boğaziçi Eşli Danslar Toplulukları gibi birçok ismin emeği vardır. Ersin Uysal bu emeklere anlam katarak, Türkiye'de dansı gerçek anlamda spor haline getiren, resmiyet kazanmasını sağlayan isimdir.
Ersin Uysal gerçek bir spor adamıdır. Dans camiası içerisinde onu tanıma ve onunla birlikte çalışma fırsatı bulan şanslı bir azınlığız. Ersin Uysal'ı değerlerini, görüşlerini ve bizlere kattıklarını asla unutmayacağız.