24 Şubat 2014

SALSA ! ENTERESAN BİR TÜRKİYE ŞAMPİYONASI

AVM' de ARTİSTİK HADİSELER 
Erdem Özkan


Her ne kadar federasyonumuz pek çok dans spor dalını, çatısı altında barındırsa da, Standart ve Latin Sportif Salon Dansları doğal olarak lokomotif branşdır. Salsa, sosyal yanı ağırlıklı bir branş olup senelerdir salsa camiası ikiye bölünür.  "Salsa sosyal danstır yarıştırılamaz" diyenler ile "WDSF bile salsayı kanatlarının altına aldı Spor branşıdır " diyenler tatlı tatlı didişir.

Son olarak Maltepe Avm'de yapılan Türkiye Şampiyonası; ne yazık ki spor olma mücadelesi veren  ve bunun için yıllardır mücadele eden Sporculara, antrenörlere ve hakemlere nasıl desem saygısızlık mı ? değersizlik mi ?  anlamlandırmakta zorlandığımız bir boyutta gerçekleşmiştir.

Dans etmekten ve dansı seyretmekten zaten haz etmeyen bir toplumdur yurdum popülasyonu.  ( düğün dernek göbek atmalarını danstan saymaz Türk erkeği ! - köçek mi olucan lan ! diye salsa yapan oğlunu şarlayan vatandaş, düğünlerde kan ve ter halinde kıvırır da kıvırır İroniktir dansa bakışmız .)

Kimse "ama halk dansları var, halay neyim çekiyoruz düğünlerde" demesin. Senelerce halk dansları ile hem dansçı hem eğitmen hem idareci olarak çalıştığımdan ne vehametler yaşandığını çok iyi bilirim. Halk dansları da son derece birbirini anlayan, destekleyen, küçük bir kitleden ibarettir.
Halk dansları kitlelere ulaşamamıştır !
Ne düğün kalmıştır gitmediğimiz, ne futbol maçı, ne hipodrom. O zamanlar AVM yok memlekette. Sokak çarşılarında aynı icraatlar yapılmıştır. Diyeceğim Federasyonumuzun Türkiye Şampiyonasını Avm'de yapma isteğinin altında kitlelere ulaşmak yatıyor ise zordur zor !  Halk dansları seneler önce aynı yolu katetmiş ama bir arpa boyu yol alamamıştır. Kaldı ki Türk ! Halk ! Danslarıdır ! Latin Salsa değil.

Genel kurula delege sağlayan Türkiye Şampiyonusunun Avm'de yapılma amacı nedir ? ne çıkarımlar elde edilmiştir bilemeyeceğim. Erdem Özkan'ın yarışmaya dair yazısı çok detaylı ve açıklayıcı.

Dans sporunu ve federasyondaki tüm branşları kitlelere duyurmanın tek yolu vardır. O da büyük bir spor salonunda yapılan Türkiye Salsa Şampiyonasının TV'de yayınlanması sağlamak. 16 şubat da İstanbul' da yapılan Etap yarışmasına 298 çift sporcu kayıt yaptırmıştır.  298 x 2 : 596 sporcu.

Bu dans branşına yatırım yapılacak ve değer katılacaksa, şampiyonaların Avm'lerde yapılması değildir çare.


16 Şubat 2014

LIFE DANCE

YILDIZLAR KATEGORİSİ SPORCULARIMIZ 
Bazen sadece yola çıkmak gerekir, hedef dahi olmaksızın. yol alırken şekillenir bazen varılacak yer. 

Tam 10 yıl oldu Sportif salon dansları ile tanışıklık. Süreç içinde yaşananlar, yanlış insanlara yapılmaya çalışılan yatırımlar, başkalarının hatalarından kaynaklanan üzüntüler, yıpranmalar kapı açtı geleceğe.. 

MİNİKLER KATEGORİSİ KIZLARIMIZ 

1 çift için açtığımız kulübümüz 5. yılını sürüyor. Sebep olanlara teşekkür etmek geliyor doğrusu içimden. Mesleğimiz olmaksızın, işimizin yanına iliştiriverdiğimiz bu hobisel yatırım - yatırım geleceğe, gençlere, çocuklara ve spora - bu gün bizi gururlandıran bir oluşuma döndü. Mesleği dans olanlar ile dans okullarından hayatlarını kazananlar ile durumumuz ve algımız farklı olsa gerek. Onlar işin içinde yaptıkları işin müthişliğinin farkında değiller aslında. Biz dışarıdan bambaşka bir boyutta görüyoruz geleceğe ve ülkeye yapılan yatırımı. sporcu yetiştirmek !!! sporcu ! üstelik pırıl pırıl bir spor, yaşanan karanlık döneme rağmen. Çok ağır gelişiyor çok yavaş ilerliyor, ama  şükür durmuyor.. 

2013/2014 dönemi Dans Sporu Ligi 4. etap İstanbul yarışmasına 16 çift sporcumuz katıldı. 11' i minikler ve yıldızlar 5'i yetişkinlerde. 32 sporcu. Kulübe kayıtlı, yarışan, yarışmayan, eskiden yarışmış, dansı bırakmış toplam 55 sporcuya lisans çıkarmışız. 55 sporcu Türkiye Cumhuriyeti sporcu istatistiğine katılmış. 

15 şubat 2014 de Life Dance eşofmanları ile sıralarını bekleyen sporcularımızın heyecanlı yüzlerini gördükçe gözlerim hala kulübü olamayan, sporcu yetiştiremeyen, bizi, sistemi, Türk antrenörleri, Türk hakemleri durmaksızın eleştiren ama bir arpa boyu yol alamayan,  sebep şahsiyetleri aramadı değil. :) 

10 yıldır beraber inatla ve umutla yol aldığımız sevgili antrenörümüzün inancı, kulüp başkanımızın inadı, kızlarımın dans sevdası ve hepsinin arasındaki bağı ayakta tutan tarafım ile bu ülkenin spor kulüplerinden biri olmanın gururunu yaşıyoruz. 

Sporcularımıza yaptırdığımız eşofmanlar sanki bizi meşrulaştırdı ve uzun yıllar yaşayacak kulübümüzün geleceğini garantiledi. Aidiyet resmen başladı çünkü. Life dance lisans üzerindeki isim olmaktan çıktı. Can kazandı. Benim de geçmişi yad edip geleceğe kocaman bir gülümsemeyle bakmama sebep oldu. Ve bu yolda yanımızda olan, destekleyen, inanan; sporcu, veli, antrenör dans camiasındaki herkese minnet ve teşekkür etmeliyiz. 

EN MİNİK VE EN YENİ SPORCULARIMIZ 
İstanbul yarışmasına gelince tek kusuru vardı. Seyirci taştı tribünlerden, sığmadı. İnşallah daha büyük salonları dolduracak kitleye ulaşacağız. Program harfiyen uygulandı zamanlama müthiş işledi. Ne bir aksaklık ne bir hata yaşanmadı. 

Sporcularımız ? harika işler çıkardılar. Birincilikler, dereceler, elenmeler hepsi yaşandı.. sonucun ne önemi var. Dans sporu çokk uzun soluklu bir spor. Başladılar ya o tozu yuttular ya gerisi gelecek. 



tüm fotoğraflar facebook sayfamızda

https://www.facebook.com/pages/LIFE-DANCE-SPOR-Dans-Hayatt%C4%B1r-Hayat-Dans/134966799912654

11 Şubat 2014

ERDEM ÖZKAN - DİSİPLİN CEZASI



Yukarıdaki link sevgili Erdem Özkan'ın blogundan alıntıdır. Erdem,  Life Dance Gençlik ve Spor Kulübümüzün üyesi ve delegesi olduğundan, yazıya konu olan ilk tebligat kulübümüze ulaştı. Facebook'un sıkı takipçisi olmadığımdan Erdem'in neden suçlandığını anlamak için Erdemi aradım ve konuya mevzu olan yazıyı facebook'tan buldum. 

Antrenörlerin vize bedellerine ilişkin yazdıkları, ağır eleştiri içermekle beraber hakaret içermiyordu. Ağır eleştiri diyorum çünkü insanımızın eleştiriye olan bakış açısı, eleştiri yazı ile olunca çek kulağını uzasın modunda olduğundan, yazınsal aktarımlar AĞIR ! halde algılanır oluyor. Ve yurdum insanın eleştiriye tahammülü olmadığından, eleştiri içeren tek cümleyi okumak, anlamak yerine; bastırma , susturma, cezalandırma yolunu seçer. 

Problem burada iletişimsizlikten ve ülkenin sınırsız sorumsuz, sıkıntılarından olan çıkar üzerine kurulu sistemlerden kaynaklanıyor. Maalesef herkesle dialog halinde olacağını, herkesi dinleyeceğini ve birincil amacının sponsorlarla TDSF yi kalkındırmak olduğunu ifade ederek oylarımızı alan son yönetim bambaşka bir yönde yol alıyor. 

Bizati tarafıma Sayın Başkan, yönetim için çalışmaktan (kurullar zaten çok iyi çalışıyordu) çok maddi destek sağlayacak ve sponsor çerçevesini kuracak bir yönetim oluşturduğunu söylemişti. Geçen süre zarfında yarışmaları halen kulüpler yaptığına ( ihalesiz ), harcırahlar ödenmediğine, kulüplere destek olunmadığına , kamplar yapılamadığına göre; görevdeki yönetim kurulu,  başkanı hayal kırıklığına uğrattı.

Federasyonumuzun bakanlıktan aldığı yardım ve alamadığı bütçe ortadadır. Maalesef bireysel doğasında zaten pahalı olan bir spora, birde devletin destek olamadığı alanda destek olmaya çalışıyoruz. Yarışmaları yapıyor, milli sporcuları destekliyor, yol parası almadan ilden ile dans gelişsin diye soğukta, sıcakta mücadele ediyoruz. Ne sporcular, ne veliler, ne antrenörler of demiyor öflemiyor. ( Çoğu zaman "ne için bu koşmamız" diyorrrr sonra hemen kovalıyoruz kafamızdan uçuşan vazgeçirici niyetleri ) 

Antrenörlerin ve hakemlerin görevlerine devamlılığı konusunda elbette bir yaptırım olmalı. Göreve devam ettiklerini her sezon teyitlemeliler ancak bunun karşılığı maddi bir olgu olmamalıdır. Sınav yapılır, dilekçe alınır kaldı ki antrenörlerin çalışmasını kulüpler zaten federasyona bildirmekle yükümlü. Çözüm çok ama her zaman en kolay yol tercih ediliyor.  Ver parayı Al Belgeyi ! yada neyi istersen onu .....



Konuyu dağıttım. Aslında yazmama sebep olan Erdem Özkan'ın yazılı savunması. YAZILI ve HUKUKİ ve hukuğa dayalı. Yazmak ve kendimizi ifade etmek, hakkımızı hukukla aramak, savunma yazmak ve hatta teşekkür için bile iki satır karalamak,  milletçe bize uzak olduğundan Erdem gibi yazan çizenler çölde ki vaha benim için.

Hele bizim gibi kalemle değil müzikle yaşayan bir camiada elde kalem çok da sevilen bir profil değil :) bense çok seviniyorum. Sistemi, düzeni  kuracak ve sürdürebilecek sistem insanlarıdır. 


Ve camiamızın geleceğine Sistem insanlarının katkısı büyük olacaktır. İster hoşlanın, ister hoşlanmayın, ister kızın, ister kızmayın ama gelecek için yazan kalemlere destek olun. Hele ki yazdıklarının arkasında duran varsa kıymetini bilin.