22 Temmuz 2011

AÇIKHAVA'DA ROBERTTO BOLLE

martılar çığlık atar kimi
cemil topuzlu üzerinde,
kimi deli gibi yağmur yağar
sahne kesilmez, seyirci yağmurdan kaçmaz,
iyot kokar açıkhava ! (istanbullular Cemil Topuzlu açık hava tiyatrosuna kısaca açıkhava derler )
boğazdan iyot ile kol kola manolya ulaşır,
nem iner, sıcak boğar
açık hava dolar... boşalır....
biteviye

sahnede balenin isim anası ülkesinden bir balet ! bir italyan !
roberto bolle

bale dünyasının son yüzyıldaki mükemmel dansçısı. Nureyev  tahtının varisi. Üstelik Nureyev'e göre kat be kat yakışıklı ve karizmatik. İtalyan moda tasarımcılarının da zaman zaman yüzü. La Scalanın baş dansçısı. İtalyan heykelleri gibi kusursuz bir beden, müthiş bir teknik.

Elbette klasik tekniğinden, sağlam güçlü duruşundan, etkileniyorsunuz. Ancak  Alicia Amatriain, Jiri - Otto Bubenicek kardeşler ve  Jason Reilly performansları da Roberto Bolle kadar ayakta alkışlanıyor. Kimi hayranlıkla kimi şaşkınlıkla seyre dalıyorsunuz, sahneye kilitleniyorsunuz. Klasik balenin gücünün, modern çizgilere yansımalarını kimi tecrübeli kimi genç, koreografların yaratıcılıklarında görürken, aslında bir bale takipçisi baleseveri olarak şunu irdeliyorsunuz. Bale dansçılarımızda, bale koreograflarımızda dünya standartındalar..

Alicia Amatriain, Jiri  ve Otto Bubenicek ve  Jason Reilly'i evet hayranlıkla seyrettik. Ancak o gece seyircilerin arasında görebildiğim Sait Sökmen, Oktay Keresteci, Sibel Sürer, Alkış Peker, Pıtırcık Akkerman, Arkın Zirek, Deniz Zirek le gurur duydum.. Starlar kalitesinde aşkla dansettikleri , bize baleyi sevdirdikleri, susuzluğumuzu giderdikleri için

iyot  kokuyordu açıkhava

ellerimiz patlarcasına alkışlarken avrupanın en iyi 10 dansçısını
benim alkışlarım dedim kızıma " bis için değil
2 saat boyunca tek biryerde bile yanlış alkış vermeyen türk bale severlerin varlığını avrupalı dansçılara hissettirmek ve bizim balet balerinlerimiz için "

İstanbul'un nemli temmuz gecesinde,
Roberto Bolle esti açıkhavada arkadaşları ! ile

13 Temmuz 2011

SONUÇLAR ? Y O K !

Türkiye Dans Sporları Federasyonu 3 ayaklı bir federasyon kupası yapacağını ve sonunda Türkiye genelini, şampiyonları açıklayacağını Nisan 2011 de ilan etti. Yarışmalar yapıldı. Sonlandı. Ama 3 yarışmanın toplam sonucu açıklanmadı. Sadece Bursa yarışması ilan edildi. Diğer Sonuçlar yok ! neden yok ? yok işte .. 2. bir neden sorusu var mı federasyona, o da yok. Derin bir sessizlik. Belki de ulviii bilemiyorum.

Ne rahatsızlık duyan var,  ne eleştiren,  ne sesi çıkan. Sadece Minikler 1 de, 4 klasman olan bir yarışma düzeninde yarışan sınıf sayısı 50 ye yakın. Hadi hepsinde yarışmacı yok diyelim. En az  30 branşta yarışma yapılıyor. Federasyon 12 Temmuz itibariyle bir sonuç açıklıyor. Sadece yetişkinler ve gençler A klas. Yarışmacısıyla, lisanslı sporcusuyla övünen bu yönetim "biz ne kadar çok lisanlı sporcu danscı kazandırdık" diyen bu yönetim topu topu 12 sporcu açıklıyor. Ne diğer yaş kategorilerii ne klasmanlar.

İronik tabi. Çelişkili ! cevap olabilecek 3 şıkka ulaştım. İsteyen şık sayısını artırabilir.
 1-Ya bu "sayıca çok sporcular" spor olsun diye lisans çıkarıyor
 2- ya  yarışmalara katılmıyor
 3- ya da ve görüneni federasyon tüm bu yarışmalara katılan sporcuları YOK sayıyor. Yarışmamış !

Ne puanlarını, ne klasmanlarını, ne sıralamalarını  işliyor. Sadece 12 sporcu ile sistemi döndürüyor.Görünen O. Hadi bu yarışma 3 ayaklı idi. Türkiye Şov dans yarışmalarında da ilk 3 açıklandı diğerleri hakkında bir bilgi yok. 6 aylık icraatta şunu anlamamız gerekiyor sanırım. İlk 3 e girecek kadar iyiysen iyi , puanın,  adın, madalyan var.
Yok değilsen YOKSUN !  YOK olanlarda razı ki ortalık sus pus.. İstanbul gibi isliii, sisliii ..... pusluuu

Eğer bu sonuçları sağlıklı bir şekilde arşivleyecek ve açıklayacak bir alt yapın yoksa, camiadan minik bir izin alıp, hatta ileri bir tarih atayıp yarışma yapmayacaksın. Eksikliğin buysa ve buna rağmen yapıyorsan, o zaman elde çetele tutacak gece gündüz çalışacaksın. Kimseye hakkım yeniyor, durumum nedir? pozisyonu yaratmayacaksın. Tabi eksiklik buysa,  yok değilse, maalesef vatandaşın ağzını torba gibi büzemezsin.

Sadece yarışma sonuçsuzluğundan ibaret değil sıkıntılar,  ancak kimselerin olanlardanda haberi olduğunu sanmıyorum. Değişen lisans yönetmeliğinden, değişen yarışma sezon takvimlerinden kimin haberi var acaba kaderine razı güzel ve umursamaz camiamın..

Ama siz, bizi ve olanları umursamazken, federasyon bizi gayet umursuyor ve disipline sevk edebiliyor. neden ? Görevlerini yerine getirmeleri konusunda uyardığımız, eleştirdiğimiz için. Bakanlığa şikayet etmiyoruz, GSGM'ye şikayet etmedik,  dava açmıyoruz ( ki olmayacak şeyler değil ) sadece dilekçe yazıp talep ediyoruz,  blogda da eleştiriyoruz.

Eleştirimiz, sessizlikle kamuoyuna gerekli duyuruları yapmayan TDSF'ye olduğu kadar, yazmayan okumayan ama kendi kulislerinde, yerli yersiz herkesi duvardan duvara vuran camiayadır aynı zamanda. Sessizlik ve kabuğuna çekilmek bir tepki değildir. Umursamazlığın ve kaderciliğin kendisidir.

İleri demokrasi Türkiyesinde demokratik hakkımızı kullanıyoruz... yalnız !
ne için ? dans için.

Bazılarının savunduğu üzre dansa hizmet için illa pistte "dansetmek" gerekmiyor. Üstelik bu meziyet yönetmeye de yetmiyor. Önemli olan pistin dışında dansetmeyi becermek dansöz olmadan ...

5 Temmuz 2011

TÜRKİYE DANS SPORU 3.ETAP YARIŞMASI

2011 yılı için ilan edilen ( şimdilik ) son dans sporu yarışmasıydı Ankara'da yapılan...
Bizim minik sporcularımızınsa ilk yarışması..
Büyük büyük ünlemler, soru işaretleri vardı hem sporcuların, hem velilerin zihinlerinde.

Yiğit'in mağrur bakışlarının altında heyecanı aramak lazımdı,
Eren'in heyecanı ise gözlerinden fışkırıyordu....
Nil ve selin kıpır kıpır !!!
Doğa ve Doğukan  daha sakindi.. onların ilk yarışması değildi nede olsa.. 2010 da bir istanbul yarışmaları vardı.

Defne ve Bora ise Ankara'ya gidememekle beraber, akılları arkadaşlarında, onların telaşlarındaydı. Oysaki pek hayal kurmuşlardı. Uzun zamandır LIFE DANCE'dan tek çift olarak katıldıkları yarışmalarda ki yalnızlıklarını, 4 çift ile beraber olup gümbür gümbür eğlenerek gidereceklerdi.
Olmadı  ! olamadı ! olsundu :) bir sonraki yarışmaya olurdu.
3 çiftimizde hem yaşları, hem dansa başlayış tarihleri itibariyle aynı grup ve klasmanda yarışacaklardı. Minikler 2 E1 klasında 18 çiftin katılımını görmek minik ve heyecanlı yüreklerini dahada bir taşırdı.. İlk kez katılınılacak bir yarışmada yaşayacaklarını bilememenin sabırsızlığı, her tavırlarından çoşkuyla görülüyordu.
Önce yarı final heyecanı sardı dansçılarımızı.  18 den 12 danscı arasına girdiler. Final heat i açıklandığında ise çığlık çığlığa idiler. 3 çift de finaldeydi. Bundan büyük sevinç mutluluk olabilir miydi ?

Madalya töreninde 6. oldukları ilan edilen Nil ve Eren'in yüzleri düşsede, Selin ve Yğit 5.lik madalyası takılırken hüzünlü bir gülümseme ile baksalarda kameralara, Doğa ve Doğukanın 3.lüğü ile hepsi çok sevindiler.

İlk yarışmalarından boyunlarında madalyaları, yorgun yürekleri ve mutluluk ile döndüler İstanbul' a.

ve gelecek için sepetlerini umutla ve hayalle doldurdular..