1 Haziran 2011

TÜRKİYE ŞOV DANS YARIŞMASI ARDINDAN

Türkiye'de ilk defa yapılan Minikler ve Yıldızlar şov dans yarışması genel olarak !  düzenli ve organize bir ortamda gerçekleşti. TDSF  Başkanı Tolgahan Çinkitaş'ın Şov Dans altyapılı bir dans adamı olmasından sebep olsa gerek organizasyon, işleyiş akıcı idi. Gereksiz ve açıklamasız aralar , molalar gecikmeler aksamalar olmadı. Birkaç nokta hariç.. 

İlk defa yapılacak bir yarışma umulandan düzenli başladı. Minikler 1 kategorisinde 11,  Minikler 2 kategorisinde 8,  Yıldızlar 1 de 4, ve Yıldızlar 2 de 1 grubun olduğu yarışma toplam 24 grubun kayıdı ile başladı. Kayıtlar hızla yapılıp, cd'ler toplandı. Sırt numaraları verildi ve provalar için piste tüm sporcular çağrıldı. Provaların ardından, daha önceden ilan edildiği gibi saat tam 14.00 de seramoni ile yarışma start aldı.

Sayın Çinkitaş'ın çok kısa süre içinde duyurusu yapılan  "Türkiye şampiyonasına bu denli katılımı beklemediğini, grupları görünce şaşırdığını" ifade eden konuşmasıyla başlaması, manidardı. Madem çok az bir katılım bekleniyordu ne için bu kadar apar topar bir Türkiye şampiyonası yapıldı.? Madem apar topardı da nasıl bazı kulüplerin 7 ekibi vardı ? şaşırtıcı !  düşündürücü !  Aslında Türkiye Şampiyonası tabi çok önemli bir organizasyon. Keşke duyuru çok daha önceden yapılsaydı katılım daha geniş olabilseydi. Salsa , Dans sporu, standart salon ve tango ile uğraşan pek çok kulüp eminim çocuk dansçılarından çok kısa sürede gruplar çıkarabilirlerdi. Nitekim bizim çocuklarımızın hepsi dans sporu yarışmacısı ve öğrencisi olmakla beraber 10 günde çok da eğlenerek bir düzenleme yaptık. İstanbulda yapılan bu şölene iştirak etmemek olmaz diye düşündük.



Tüm gruplar ve çalıştırıcıları kuliste bekletilerek grup girişlerinde yaşanabilecek karışıklıklar önlendi. Gösterisini yapan grup kendileri için ayrılan tribünlere yönlendirildi. Katılımın çocuklara yönelik olması sebebiyle çok ciddi bir izleyici kitlesi vardı. Çok uzun zamandır salonları böyle dolu görmediğimizden gerçekten sevindirici idi. Grupların akışında, müziklerde hiç bir aksaklık olmayışı, gayet düzenli ve çoşkulu götürdü yarışmayı. Bu nokta da salon yönetmenini tebrik etmeli gerek diye düşünüyorum.

Galip Emre'nin başhakemliğinde sanırım 11 hakem vardı görev yapan. Hepsi Free Style hakemi olan arkadaşların kiminin ilk tecrübeleri olduğunu öğrendik.Takım elbise olmasa bile hepsinin baştan aşağı siyah giymiş olmaları bir bütünlük, kurum ve seyirciye saygı olarak algılandı. Gayet de güzel duruyordu.


Minikler 1 grubunun sene sonu rontları tadındaki gösterileri içimizde çelişkiler yaşamamıza sebep olsada görüntüler çok renkli ve canlıydı. Yaşlar büyüdükçe muntazam dans showları ilgiyi artırdığı gibi tatlı rekabetide beraberinde getirdi. Branşın farklılığı sebebiyle piste olan tüm klüpler TDSF çatısı altında neredeyse  ilk kez görünüyorlardı. Keza neredeyse dansçıların tamamı da ilk kez dans sporları federasyonu  lisansı ile yeni kimlik kazanmışlardı. Sunucumuz sahneye hakimdi. Ancak anlayamadığımız sunucunun mu yoksa yönetimin mi eksiği olduğunu bilemediğim bir konu var. Gruplar sahneye sadece sırt numaraları ile çağrıldı. Ne kulüp isimleri, nede kayıt sırasında talep edilen grup isimleri anons edilmedi. Belkide 24 grubun 7 sinin aynı kulüpten olduğunun deklare edilmesi istenmedi, bilemiyorum. Halbuki grupların kulüpleri ve grup adlarıda zikredilseydi yeni kulüpleri duyacak ve memnun olacaktık. TDSF çatısı altında kulüp ve sporcu sayımız ne kadar artar ise bu yolda döktüğümüz ter o kadar anlam kazanacak.

Akış iyiydi hoştu yarışımada zamanında başlamış aksamadan ilerliyordu ilerlemesine amaaa ilk tur performanslar sergilendikten sonra eleme sistemi hakkında öğrendiğimiz uygulama, alışkın olmadığımız bir finale varış maratonunun habercisiydi. Tüm sergilemelerin ardından ilk 6 açıklanacak ardından sayı 3 e inecek ve dolayısıyla ilk 3'e kalan grup provalar dahil 4 kez dans etmek zorunda olacaktı. Ki aynen uygulama böyle gerçekleşti. 4 branş tan 3 er grup ( hadi 3 olsun yıldızlar 2 de tek grup vardı ) defaten dans etmek zorunda kaldılar. Her performansı aynı enerji aynı mükemmellikle sergilemelerini istediğimiz dansçıların yaş ortalaması 10 du.  Free style da eleme usülü 12 - 6 - 3 biçiminde uygulanıyor olabilir. Lakin bu uygulamayı yaşları 3 ila 13 arasında değişen çocuklara, pazar günü uygulamak ne kadar doğrudur, tartışılır. 17 de bitmesi öngörülen yarışma 19.30 da ancak sonlanabildi.

İlk 3'e kupa madalya uygulaması olduğu gidişattan belli olduğundan ilk 6 ya kalamayanlar ve ardından ilk 3 e giremeyenler salonu terketmeye başladılar. Bu aşamada salona can alıcı bir anons yapıldı.  " Yarışmacılara duyuru !  yarışmaya katılan tüm sporculara madalya verilecektir lütfen salonu terketmeyiniz" !!!!   tüm sıralamanın açıklanmayacağını bilmemize rağmen çocuklarımızın madalya alacağız beklentisiyle bakan gözlerine yenik düşerek bekleyeyazdık. İlk 3'e giremeyen ama ilk 6 da yer alan tüm grupların dilinde ve yüreğinde aynı cümle yer alıyordu   " Türkiye 4. olduuukkkk"  kimbilir ? kim bilebilir ?

Puanlama sistemi TDSF' nin Eskişehir, Bodrum ve Bursa salsa, dans sporu yarışmalarında olduğu gibi yine scating olmadan derecelendirildi. Yarışmanın tüm sonuçları nasıl, ne zaman ilan edilir bir başka baharı mı ? o zamana dek 4.lük hayaline devam. Türkiye 4.süyüz !

Gelelim yarışmanın en can yakan ve asıl her branşta herkesin sıkıntısı olan konuya. Yarışma sonunda tüm salonun Minikler 2 kategorisinde nerdeyse eş 2 birincilik adayı vardı. Biri MADY dansın bembeyazları, diğeri Ankara'dan gelen TAB SANAT'ın tabiri caiz ise sarı fırtınaları. Nerdeyse tüm yarışmanın 24 grubun en iyi iki takımıydılar. Herkes birinin 1. diğerinin 2. olmasını bekliyordu. Beyaz yada Sarı her iki taraf da birbirini biraz kıskançlıkla, birazda hayranlıkla takip etmişti.

Sonuçlar açıklanıpda TAB SANAT 3. MADY DANS  2. ve Levent Köksal Dans 1. ilan edildiğinde salonda kızılca kıyamet koptu. Gözle görülür biçimde salonun alkışla inleten 2 grup 3. ve 2. olmanın hüznünü yaşarken salonda ki seyirci ve veliler şaşkınlık değil kızgınlık yaşıyorlardı. Levent Köksal'a iltimas geçildiği, kayırıldığı ve Levent Köksal'ın hakemlere etki ettiği nidaları bir anda salonu karıştırdı. Madalya töreni öncesi Sayın Levent Köksal' a "TDSF (2006)ye  kurulduğu günden beri yaptığı katkılardan dolayı" plaket verilmesi, Yıldızlar 1 de de birinclik kupasını kaldırması, provaları Levent Köksalın yönetmesi gibi, olaylarda seyircinin gözünden kaçamadı doğal olarak.
TDSF' nin bu aşamada yaşadığı en büyük sıkıntı yine ve yeniden başka bir branşta ortaya çıktı maalesef. Hakemlerin, antrenörlerin tecrübesizlikleri, hakimiyetsizlikleri yine can yakmıştı. Polis çağırılmasına dek gelişen tartışmalar neyse ki sadece ağız kavgasıyla sonlandı. Kişisel husumetler konu edildi, karşılıklı hakaretler edildi.

Ertesi gün bu olaya dair öğrendiğim mevzuu ise Mady Dansın koreografisinin tamamen kopya olduğu, İngilteredeki yetenek sizsiniz yarışması birincisi grubun dansının ( yarışma adı konusunda yanılıyorsam af ola ) olduğu ve bu yüzden birinci olamadıkları idi.

Asıl sıkıntı ve bahsettiğim hakem tecrübesizlikleri yada sistem eksiklikleri burada başlıyor zaten. Deyin ki koreografi ile ilgili bahsi geçen kural ihlali var. Hoş bu gerekçe resmi olarak açıklanmışda değil. Sadece kulis arkası duyumlardan edinilen gayrı resmi bilgidir. Her iki durumda da sıkıntı büyüktür. Ancak kural ihlali  ifade edildiği gibiyse !!!  puanlamanın 1/3 ü özgün koreografi içinse ve yaratıcı olmayan bir koreografi ile katılmak yasak ise gruplar prova sırasında niçin uyarılmıyor.Hadi provalarda hakemler yoktu.. niçin yarışma esnasında Mady Dans yarı finale çıkarılıyor. Kaldıki birde Thriller dansı yapan bir grup vardı. Koreografinin kopya olduğu YARI FİNALDE DE ANLAŞILAMAYIP aynı grup 3 takımın yer alacağı finalede çıkarılıyorsa sonuçlar açıklandığında gelen tepkilere cevap veremez ve zor durumda kalırsınız. Dahası arkanızda tamir edilemeyen minicik camdan kalpler bırakırsınız, bir ucu kırılmış. Ne uygulama eksikliklerini anlatabilirsiniz, ne hakemlerin tecrübesizliklerini... yaşadıkları hayal kırıklığını tamir edemezsiniz. Eğer bu kuralı bile bile antrenör yapıyorsa bu yanlışı, o zaman da insanların öz eleştirilerini beklersiniz buruklukla.. suçlu bulunmaz herkes o denli saldırıya geçerki o boynu bükükleri kimse düşünmez.. keşke hakem kurulu "evet yanlış yaptık yarışmaya almamalıydık" diyebilecek yürekte olsaydı yada antrenörse kabahatli "benimdir eksiklik ben bu kuralı atladım" diyebilecek cesareti gösterebilseydi.. Herkes aynaya bakabilseydi keşke...kükremeden

Yok eğer bu söylem sadece arkasına sığılan bir kılıf ise o da  dansı ve sporu afedilemez boyutlara taşır. Şeffaflığın olmadığı mecrada her türlü söylem her türlü sövmeye dönüşür.
TDSF sitesinde aradım ama bulamadım. Free Style kural kitapçığı var mıdır ? bireysel ve grup yarışanlar için ayrı  kurallar nasıldır? grup katılımlarında bireysel figürler sergilemek ne kadar etiktir ?  puanlamalarda nelere dikkat edilir ? özgün koreografi, sahne kullanımı, müzik dans kostüm uyumu , figürlerin bütünlüğü ve kordo sunumu ne kadar önemlidir? neşeyi yansıtmak, mekanik dansetmek ne derece hakemi etkiler ?   gibi onlarca soruyla sonlanmış bir sonuçla karşı karşıya kalmak  maalesef  daha ilk yarışmada onlarca sorunu ve soruyu beraberinde getiriyor.

Çeşitli mecralarda bahsedilen sistem bütünlüğü, sürekliliği, sürdürülebilirliği ve yerleşikliği işte tam da burada karşımıza çıkıyor. Maalesef ülkemizin temel sorunlarından biri temelsizlik. Temel olmadan bina inşa etmekle sistemi oturtmadan yarışma yapmak aynı şey. Sporda çizgiler vardır, eğriler değil , siyah yada beyazdır gri değil. Kural varsa uygulanır, kural yoksa kural olmadan adım atılamaz. Atıldığı zaman işte o gün yaşandığı gibi pek çok can yanar pek çok husumet körüklenir ve çatışmanın sonu gelmez.

Sonuç olarak bu alanda bir yarışma düzenlemek son derece iyi bir gelişme. Yarışmanın akışıda  tüm olumsuzluklara rağmen tatminkar. Gelgelim oldu bittiyle yapılan, hatır gönül ilişkilerini öne çıkaran ve belli kesimleri mutlu etmeye yönelik bu yarışmanın üzerine  çocukların gözyaşları düşmüştür.

vebali o yaşları akıtanlara.....

PLAKET   TÖRENİ

Hiç yorum yok: