31 Aralık 2010

2 0 1 1

hep aynı hamasi dilekler
tümmm rüyalarınııızzz gerçekkk olsunnnnn
yeni yıl bol para, sevinç, mutluluk getirsinnn..
herşeyyy gönlünüzce olsunnnn...

hayat zor ! rüyaların da hayallerinde çok küçük bölümü gerçek oluyor !
31 aralık günü binlerce iyi niyet kelimesini evrene saçmaklada ( yeni moda bu ya söyle evrene ! ) kolay kolay bir şeyler değişmiyor. Para mı istiyorsun çalışacaksın. Sağlıkmıdır dileğin, spor yapacaksın, fast food yemeyeceksin. Hayallerin gerçekleşsin diye kelimelere dileklere sığınmayıp çabalayacaksın.

boşverin basmakalıp söylemleri sadece sevin, umut edin, inanarak !

16 Aralık 2010

İSTANBUL ile BÜYÜLÜ BULUTLARIN DANSI

 
İstanbul'DA yaşamak ne kadar ızdırap verse de zaman zaman
alıp götürür sizi sisler, düşler ülkesine
ne kadar hayat yıldırsa da, bin yıllık sokaklarında bu şehrin
ateşli tutkusudur sizi kendine bağımlı eden


bu muhteşem fotoğrafı İstanbul'un en yüksek binası Safir'den çeken fotoğrafçı, bizi hayal dünyasının sonsuz enginliğine salıvermiş. ilk çatı Tekfen Tower, ardından Kanyon, Metrocity, Tat Towers... peki bu bulut denizinin en arkasındaki ada ? Çamlıca Tepesi !
şaşırtıcı !  çarpıcı !

karanlık gibi saklamış şehri, örtmüş kirlilikleri , bulutlar
dans ederken Şehr-i İstanbul'un üzerinde, aşağıda hayatın acımazlığı dolu dizgin sürmekte belki
sonsuz devinimi ile ...

10 Aralık 2010

TANGO' NUN KALBİ ANTALYA'DA ATIYOR.

Antalya; Türkiye'de dansın en organize, en etkin olduğu bir kaç ilden biri. Arka arkaya pek çok festivale evsahipliği yapan şehrimiz, şu günlerde büyük ve harika bir tango festivalini sürüyor.


Gloria otelde gerçekleşen festivalde uluslararası arenanın tanınmış isimleri Claudia Codega ve Estaban Moreno, Gastón Torelli ve Moira Castellano, Alberto  Colombo ve Mariela Sametband, Zeynep Yalçınkaya - Macit Şirin, Utku Kuley ve Setenay Ersoy eğitmen olarak festivali onurlandırıyorlar.





6 Aralık 2010

YOK BÖYLE DANS !

Acun Ilıcalı başarılı prodüksiyonları ile son dönemin adından söz ettiren televizyoncularından. YOK BÖYLE DANS programı ile , Dans camiası kendisine büyük minnet duyuyor. Bizlerin anlatmaya çalıştığımız, emek emek savunucusu olduğumuz sporumuz hem harika bir  vitrinde boy gösteriyor,  hemde muhteşem bir sosyal sorumluluk projesine önayak oluyor. Her iki alan içinde minnettarlık had safhada.
Üstelik daha önce yapılmış Dans yarışmalarından, çok daha doğru ve iyi organize edilmiş bir yarışma. Yarışmada, Bugüne dek sadece Sportif  Standart Latin ve Salon dansları icra edildi. Sosyal latin danslar henüz ele alınmadı. Umarız sportif standart latin ve salon ile devam ederler. Ayrıca tüm bayanların ve tüm erkeklerin aynı dansı çalışıp icra etmeleri işin başka bir doğru boyutu.
Bu yarışmaya teşekkür etmek ve sevinçle takip etmek yanında minicik bir burukluğumuz var. Keşke Jüride Milli takım antrenörümüz  yada senelerdir dansın içinde var olan federasyon üyelerimizden biri olabilseydi...
Ayrıca Türkiye birincilerimiz olan Seda Arıgül & Erhan Kuş'dan daha fazla bahsedilebilseydi..  Yine de bu spor dalımız için, dev bir adım dev bir lansman..
Show tv'ye ve Acun Ilıcalı'ya bu cesur tavırları için sonsuz teşekkürler.



2 Aralık 2010

LIFE IS DANCE, DANCE IS LIFE ! HAYAT DANS, DANS HAYATTIR !

Sportif Latin Dansları henüz küçük bir fidan Türkiye'de…
Sevgiyle ve sabırla sulanacak, bakılacak, budanacak ve her gün biraz daha gelişerek güçlü kökleri olan bir ağaç olacak bir gün…
Biz kulüpler olarak bu ağacın gölgesinde yeni yeni fidanlar yetiştirecek ve çevremize nefes aldıracak kocaman bir orman yaratacağız.
Bizim fidanımız 2009 yılında ekildi Dans ve Dans olarak. Sabırla suladık, büyüttük, geliştirdik. Gelişme aşamasında bireylere bağımlıydık. Ancak inandık ki kulübümüz, sporcuların, antrenörlerin üzerinde bir kimlik olmalı, yolu danstan geçen, dansa gönül veren her sporcuya, her antrenöre açık olmalı…
İşte bu inançla yeni bir fidan dikmeden istedik ki yeni bir oluşum içine girelim. Bundan sonra Dans ve Dans kulübü bakış açısı, vizyonu, heyecanı, dansa olan katkısı aynı kalmak üzere faaliyetlerini
"Life Dans" adı ile yürütecek…
"Hayat dans, Dans hayattır!" felsefesi ile…


22 Ekim 2010

ODTÜ OPEN 2010

Gelenekselleşen ODTU IDSF OPEN  ve Cumhuriyet Kupası bu yıl 9.kez gerçekleşiyor. Kayıtlar 23 ekim 2010 da sonlanıyor.
Detay bilgi :
http://www.metuopen.com/cumkup9/?dil=tr&goster=yarisma

18 Ekim 2010

2010 YILI DANS SPORU LİGİ SONA ERDİ...



2010 yılında uygulanmaya başlanan ve son derece yerinde bir uygulama olan sportif Latin Dansları ligi ile Salsa Ligi 16/17 ekim 2010 İstanbulda yapılan 5.ayak yarışmaları ile sona erdi. Dans ve Dans Sporcuları Yiğit Dündar / Seçil Çiçek Yetişkinler A klasmanı 625 puanla 41 sporcu arasından 8. olarak bitirdiler. Genel Klasmanda Dans Ligini Minikler 2 D klas ta 3.olarak bitiren Bora Tavman / Defne Basoğlu çifti Lig madalyası almaya hak kazandılar. Başarılarının artarak devam edeceğine inacımız tam. Lig bitti ancak yarışmalar devam ediyor. Sıradaki yarışma bu yıl 10. düzenlenen ve haklı gurur yaşayan ODTÜ CUMHURİYET KUPASI. IDSF ayağı ile beraber gerçekleşecek yarışan 30 ekim 2010 Ankara ODTÜ yerleşkesinde..

17 Ekim 2010

LİG SONA ERERKEN

Gün yine aynı telaşla başladı…
Defne’nin topuzunun yapılması; jöle ve saç spreyi birde Ayşem’in becerikli elleri yardımıyla
Sonra Bora’nın gömleği, papyon arayışı, ayakkabılar çantaya kondu mu ? lisanslar alındı mı? kontrolü
veeeee yola çıkış Ahmet Cömert’e doğru…
Kayıtla başlayan koşturmaca sonrası , tanıdıklarla selamlaşma, son yarışma sonrasının haberlerini alma arada geçen sürede neler yapıldı ne oldu sohbetleri, yine kızlar tarafında telaşlı bir makyaj ve saç yapımı, çocukların bitmek bilmez enerjileriyle sağa sola koşuşturmaları…
Ligin son ayağı olması nedeniyle özellikle madalya ve kupa töreni için Federasyonun tatlı telaşları, DJ tarafında müziklerin ayarlanması, yeni sunucumuzun hazırlıkları, hakemlerimizin günü planlaması…



Başlayan Seremoni ile yine onlarca ışıltılı kostüm ile dansçılarımızın geçişi, saygı duruşu, İstiklal marşımız



Miniklerden başlamak üzere tüm dansçılarımızın yeteneklerini sergiledikleri onlarca dansın ardından madalya sevinci, en başarılı kulüplerimizin kupa mutluluğu ve A Klas sıralaması…


 


Gün yine tatlı bir yorgunlukla sona erdi…
Eve dönüş yolunda kulaklarımızda Latin müzikleri , hafızalarımızda dansın estetik hareketleri ve gözlerimizde mutluluk pırıltıları vardı…

16 Ekim 2010

DANSKOLİKLER - MAÇKOLİKTE!!!!!

Süper bir geceydi her şeyiyle..
Misafirleri her zamanki pırıl pırıl parlayan gözleriyle karşıladı
Her dans eden çifte mutlulukla baktı
O bir aile kurdu zorluklar üzerine
Çok mücadele etti birden fazla cephede
Felsefesi hep dans adına bir şeyler yapmak oldu
Karşısında olanları yanına aldı
Başarmanın , takım olmanın , beraber bir şeyler yapmanın ne demek olduğunu öğretti
İlklere imza attı
Şahsı adına değil dans adına yaptı tüm bunları
ve şimdi yine onun çabalarıyla
Artık dansın bir de dergisi oldu . DANS AKTUEL
Teşekkürler gönlümüzün başkanı
Has adam
Yolun açık olsun
Sevgi ama her şeyden önce saygılarımızla

Seni seviyoruz
http://www.dansaktuel.com/

13 Ekim 2010

LİGİN SON AYAĞI İSTANBUL'DA

2010 yılı itibariyle uygulamaya başlanan Dans Ligimiz 16 - 17 Ekim 2010 da İstanbul'da  sonlanacak. 2010 yılının Sportif Salon Latin Dansları ile Salsa branşlarında şampiyon dansçılar ve şampiyon kulüpler belli olacak. 5 ayaklı ligin sonunda birinci olan sporcularımız Danssporu dalında Kasım ayında New York da yapılacak olan IDSF Dünya Şampiyonasına katılma hakkı elde edecek. Kulüpler sıralaması ile de ilk 6 dereceye giren kulüplerimiz ilan edilecek.



Seyirci olmak, bir ilke tanıklık etmek, eğlenmek, görsel ve işitsel ziyafet için adres Ataköy Ahmet Cömert Spor Salonu ....

http://www.tdsf.gov.tr/content.php?id=1&pid=0

http://www.2010idsfworldlatin.com/2010

1 Ekim 2010

YELPAZE İSTANBUL KÜLTÜR SANAT MERKEZİ

Tüm sıcaklığı ile kocaman yaz ayları sona ermekte...

Yaz tatilinin rehaveti okulların açılmasıyla birlikte yerini kışa hazırlığa bıraktı
Havalar soğumaya başladı, yazlıklara gidişler azaldı ve yeniden hafta sonlarımız ödevler ve aktiviteler arasına sıkışmaya başladı...
Geçen hafta sonu güzel bir aktiviteye katıldık,  Dans ve Dans ekibi olarak...
Bahçeşehir Yelpaze İstanbul Kültür Sanat Merkezi ‘nin açılışı…
Yerel yayıncılıkta İstanbul’da Bahçeşehir ve Beylikdüzü semtlerini 8 yıldır dağıtım ağına alan ve okuyucuları ile buluşan Yelpaze İstanbul Alışveriş ve Yaşam dergileri, Bahçeşehir’de hizmete açtığı Kültür Sanat Merkezi ile bölge sakinlerinin yeteneklerini ortaya çıkarmalarını sağlayacak ve gelişimlerine destek verecek
Çok sevdiğimiz ve bir yerlere getirmeye çalıştığımız DANS aktivitesi de bunlardan biri…

Sevgili sporcularımız Defne ve Bora bu özel günde , evsahibi Yelpaze ekibinden gelen istek üzerine daha önceden yapılan bir çok aktivitede dans etmiş olmanın alışkanlığıyla üzerlerindeki günlük kıyafetleriyle hemen yeteneklerini sergilediler…

Kostümsüz, makyajsız, hazırlıksız yapılan bu kısacık gösteri bile misafirleri büyülemeye yetti…

07 den 70 ‘e herkese açık olacak bu sanat merkezinde sanatın tüm kolları içinde dansında yer alacağını bilmek keyifli bir duygu…




9 Temmuz 2010

ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMAK

" Birşey üreten ve olayları olduran küçük bir seçkin grup, olup biteni seyreden büyük ikinci grup,

nelerin olup bittiğini bilmeyen muazzam kalabalıktır toplumu teşkil edenler" der Nicholas Murray ...



Bizim ülkemiz toplumunu, çok iyi yansıtan bu cümleyi çok severim. Bayılırız konuşmaya, eleştirmeye, yerden yere yetmez, duvardan duvara vururuz.. ama iş icraata geldimi ya çok işimiz vardır ya bu işler bize göre değildir.
En kolayı seçeriz. Yapma, Yapanı eleştir ... Dinleme, Sadece konuş ... Sabretme,  fırsat verme, ilk fırsatta yargısız infaz et.
Zoru seçtik.. her alanda seçtiğimiz gibi.. toplumsal görevlerin, bireylerin gelişiminde şart olduğu bilinçle elimizi bir kez daha, bir alanda daha taşın altına koyduk..
Hedef olduk ... kurucularımızdan Berrin Tavman Türkiye Dans Kulüpleri Birliği derneğinde Genel Sekreter olarak taşlanacak ..:):):)  kurucularımızdan Ayşem Başoğlu da Türkiye Dans Sporları Federasyonu yönetim kurulu görevinde oklara hedef olacak...:):)):)
olsun .. taş, ok atan olmaktansa hedef olmayı seçtik biz..
Türkiye için
Dans için
Gençlerin ve çocukların geleceği için ..
Birilerinin elini taşın altına sokması gerektiği için....

5 Temmuz 2010

I.P.D.S.C

INTERNATIONAL PROFESSIONAL DANCE SPORT COUNCIL

Uluslararası Profesyonel Dans Sporları Birliği amatör olarak yarışmak istemeyen sporcuların gönlünde yatan arenadır. Ancak amatörlüğü bırakıp bu arenada yarışmak için federasyonunuzun IPDSC a tam üyeliği gerekir. Türkiye Dans Sporları Federasyonu Haziran 2010 da IPDSC e tam üye olarak kabul edilmiş ve tüm Türk sporcuların önü açılmıştır..



http://www.tdsf.gov.tr/content.php?id=537

http://www.ipdsc.org/2010.html

2 Temmuz 2010

ULUSAL VE ULUSLARARASI YARIŞMALARIMIZ

DANS LİGİ 3. AYAĞI  3-4 TEMMUZ 2010 DA TRABZONDA !



Dans ligi takvimimizde olmamasına rağmen, özellikle Trabzon Dans ve Gençlik Kulübünün özverili çalışmaları ile lig takvimine alınan Trabzon ayağı 3-4 Temmuzda Trabzon da yapılacak.
Yine aynı tarihte Bulgaristan Albena da  International Open 2010 yarışması var. Türkiyeden 2 çiftimiz yarışmaya katılıyor. Dans ve Dans'tan Yiğit Dündar - Seçil Çiçek ile Star Dans'tan İpek Yavuzer - Roman Çiftçili
Her iki yarışmaya da katılan tüm sporculara, tatlı rekabet çerçevesinde sevgi,saygı, dans dolu yarışmalar diliyoruz.

DANS MİSYONERLİĞİ

Sportif Latin Salon Dansları, Türkiye'de son derece yeni bir spor dalı olduğundan, dansseverler ve dans camiası olarak görevimiz biraz da misyoner olmak. Dansın, sportif salon danslarının misyonerliği...
Latin dans yapıyorum dendiğinde herkesin aklına ilk gelen salsa oluyor. Salsa'nın Latin danslarının tanınmasında lokomotif olduğu pek tabi yadsınamaz. Ama sosyal bir dans olan salsa, pratikliği ve neşesi ile daha geniş kitlelere hitap ederken, sportif latin salon dansları birbirinden çok farklı adım ve ritimlere sahip 5 danstan oluşuyor. Bizde cha cha cha'yı, samba'yı, rumba'yı jıve'ı ve pasdopleyi de salsa kadar bilinir kılmak adına, biraz ilgi duyulan mekanlarda minik bir gösteriye asla hayır demiyoruz..
Bahçeşehir Yelpaze Sanat Merkezi çocuk drama bölümünün yıl sonu tiyatro seyirliği öncesi, Bora ve Defne de Yiğit ve Seçille sahne aldılar. Hayatlarında ilk defa bu tip bir dans görenlerin gözlerinde biraz şaşkınlık, biraz hayret, biraz hayranlık vardı.. alkışlar salonda yükselirken birkaç kişiye daha eşli dansları anlattık, bir kaç insanın daha belleğine sportif latini anımsatan bir anı bıraktık..









Durmak yok misyonerliğe devam .. :)))

15 Haziran 2010

DANS BİR SEVDA DANS BİR AŞKK

9 yaşımda aktif olarak başladığım dans, 28 yaşımda ilk kızımı dünyaya getirmemle aktivasyonunu kaybetti. Ama hayat öyle oyunbaz ki, yaradan'ın bize bahşettiği iki kızımız da dansa sevdalı.. Ve sayelerinde dansçı olarak başladığım bu sihirli dünyada idareci olarak devam ediyorum. Ve kızlarımın dansa olan aşkı bizi dansın her dalına konduruyor. Defne şubatta başladığı, Anadolu Ateşi çocuk grubunda öylesine meşakatle ter döktü ki 6 haziran da 65 çocukla beraber  ayakta alkışladık. Bale sevdası bitmiyor. Anadolu Ateşinin tutkusu sardı. Sportif latinse asla vazgeçilmeyen değişik dansları tanımanın hazzıyla bir iki ay ara verilen ilk göz ağrısı.
Büyük kızım ılgın ise bütün bir yıl salı günleri öğle tenefüslerinde yemek yemedi.Okulunun "bir istanbul masalı müzikali"  için hava su toprağın yanında ateşi temsile çalıştı..
Dans böyledir. Aç kalırsın, uykusuz kalırsın, ayakların bacakların yara olur.. Ama vazgeçmezsin öyle bir tutkudur. Üstelik kimse de zorlamaz..
Aşktır.. sevdadır... karşılıksızdır..

12 Mayıs 2010

MİNİKLER II D KLAS BORA DEFNE

Bugüne dek minikler II kategorisi E klasta yarışan sporcularımız Defne Başoğlu ve Bora Tavman, ligin 2.ayağı olan Bursa yarışması öncesi bir üst klas olan D klasa yükselmişlerdi. 8 dans kombinasyon üzerinden yapılan değerlemede 2.olan sporcularımız sportif salon latinde samba,cha cha cha, rumba ve jıve ile standart salonda da vals,tango,quıkstep ve viyana valsi ile yarıştılar. Başarılarının devamını diliyoruz.

11 Mayıs 2010

YİNE YENİ YENİDEN DANS DANS DANS - 08-09 MAYIS BURSA

Türkiye Dans Sporları Federasyonu tarafından gerçekleştirilen 2. Dans Ligi dans sporları yarışması her zaman olduğu gibi yine müthiş bir şölen havasında geçti.
2. Yarışma ; 20 Şubat 2010 tarihinde ligin açılışı ile Ankara’da başlayan ilk yarışma sonrası Antalya’ya dönüş yolunda yaşanan elim bir trafik kazası sonrası hayatını kaybeden sporculardan Arkan AKKAN ‘ın anısına kendisinin doğum günü olan 08 Mayıs tarihinde organize edildi.

Dansçıların seramoni geçişi ile başlayan lig heyecanı saygı duruşu ve İstiklal Marşının söylenmesinin ardından birbirinden güzel dansların ve ışıltılı kostümlerin göz kamaştırıcı etkisiyle madalya törenine dek devam etti.
Bizler yine evlerimize yüzlerimizde kocaman gülümsemeler, kulağımızda müziğin harika tınısı ve hafızalarımızda dansın ihtişamı, kostümlerin ışıltısı ile döndük...

Yeni bir şölende buluşmak dileğiyle...

10 Mayıs 2010

YEDİTEPE DANS FESTİVALİNE DANS VE DANS DAMGASI

Dans&Dans sporcularından defne basoğlu, bora tavman, yiğit dündar, seçil çiçek  yeditepe üniversitesi dans festivali gecesinde yaptıkları mizansenli özel gösteri ile salondaki 2000 kişiyi kendilerine hayran bıraktılar. Müzik ve şiir eşliğinde defne ve bora; yiğit ve seçilin çocukluğunu canlandırırken, festivalde tek küçük dansçı olmalarının ilgisini ve beğenisini haklı alkışlarla taçlandırdılar. Tüm dansçıların ortak kıskançlığı  ise dansa bu yaşta başlayamamaları idi....:)):)))

7 Mayıs 2010

DANS LİGİ BURSA AYAĞI

Bursa 'da ligin 2.ayağı 8 / 9 mayıs tarihlerinde.

Cmt dans sporuna, pazar salsa yarışmalarına katılacak tüm sporcuların önce eğlenmelerini diliyor, gülen gözler ve yüzlerin pistlerle buluşmasını bekliyoruz..

dans için dans kazansın

http://www.tdsf.gov.tr/content.php?id=230&pid=1

4 Mayıs 2010

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ 7. DANS KONGRESİ

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ DANS KULÜBÜNÜN ORGANİZASYON BİLDİRİMİ
7 Mayıs Cuma günü 7. sini düzenleyeceğimiz Dans Kongremiz okulumuz Rektörlük binasında İnan Kıraç salonunda yapılacaktır. Kongre sonrasında Sosyal Tesisler Kırmızı kantinde dj eşliğinde harika bir parti ve sınırsız eğlence de dansçıları bekliyor olacaktır.
Katılımcı üniversiteler;

-Bahçeşehir Üniversitesi
-Beykent Üniversitesi
-Bilgi Üniversitesi
-Boğaziçi Üniversitesi
-Doğuş Üniversitesi
-Işık Üniversitesi
-İstanbul Üniversitesi
-İstanbul Teknik Üniversitesi(Maçka)
-İstanbul Ticaret Üniversitesi
-Koç Üniversitesi
-Sabancı Üniversitesi

Kongre başlangıç saati:19.30
After party başlangıç saati : 22.00
NOT:Kongre ve Parti girişi ücretsizdir .
Kadıköyden ve Taksimden okula servis kaldırılacaktır . Kongre ve Party sonrasındada aynı istikametlere servis bulunmaktadır . Ayrıca Kadıköyden 19 ve 19F numaralı otobuslerle okula ulasabilir.

2 Mayıs 2010

Bora'nın Yorumları

Partnerım  Defne'nin sorusuna cavap vereyim.Ben yarışma için heyecanlı değilim fakat Bursa'da daha önce yarışmadığımız için spor salonunun nasıl olduğunu bilmediğim için meraklıyım.Yarışmada herkez birincilik bekliyor.Sonuncu olalım birinci olalım bana farketmez çünkü önemli olan yarışmaya katılmak ama ne yalan söyleyeyim birinci olmak istiyorum...doğal olarak :)

30 Nisan 2010

DEFNE YAZIYORR!!!

Ben  bu  blogta  adı geçen  Defne. Bildiğiniz gibi "8 Mayıs cumartesi günü" bizim yarışmamız var.Ve  ben  bunun için  biraz heyecanlıyım. Partnerim Bora benim  gibi heyecanlı  olabilir  tabi olmaya dabilir.Biz neredeyse  bütün yarışmalara katıldık.Ve  bana göre biz  çok  iyiyiz.



"HADİ  DEFNE  BORA !"

29 Nisan 2010

29 NİSAN DÜNYA DANS GÜNÜ KUTLU OLSUN

Dans hem ulusal, dans hem global .. dans sözsüz iletişimimiz, dans konuşmadan birbirimizi ruhuna dokunuşumuz.
Bu gün, Fransız dansçı ve koreograf Jean-Georges Noverre’nin (1727 - 1810) doğum günü. Dansın ufuklarını genişleten bu sanatçının doğduğu gün “Dünya Dans Günü” olarak seçilmiş. Ve sadece dansa adanmış. Dansa ve dansın büyülü dünyasına...
Dansa gönül veren,dansı hayata uzanan bir dokunuş olarak algılayan tüm dansseverlerin dünya dans günü kutlu olsun...

29 NİSAN 2010 DÜNYA DANS GÜNÜ RESMİ BİLDİRGESİ

Birleşmiş Milletler 2010 yılını Uluslararası Kültürlerin Uzlaşma Yılı olarak ilan etti ve UNESCO’yu, insanların karşılıklı bilgi ve anlayışını geliştirme konusunda 60 yıldan fazla bir tecrübeye sahip olmasına duyduğu saygıdan dolayı, bu kutlamalara öncü kurum olarak atadı
UNESCO’nun yeni Genel Müdürü Irina Bokova, “yeni hümanizma” adını verdiği evrensel bir görüş önerisinde bulundu; küreselleşmeye ve krize insancıl bir yanıt veren, sosyal uyumu ve barışı muhafaza etmeyi hedefleyen, bütün insan topluluklarına açık bir görüş.

Her kültürün içinde önemli bir yer tutan dans, farklı ülke insanlarını bir araya getirmek için ideal bir vasıtadır. Festivaller en canlı şekilde karşılıklı bilgi alışverişini ve çeşitliliğin itibarını arttırır; her yıl on binlerce insan uluslararası dans festivallerine akın ediyor.

Hatta bazen festivallerin, derslerin ya da konferansların haricinde sadece televizyonda yabancı bir ülkeden dans izlemek bir etnik grubun imajının en vurucu, en çekici ve en doyurucu örneğini bize sunabilir.

Kültürel çeşitliliği en renkli şekilde tasvir etmek ve için, danstan daha iyi bir araç yoktur.

Prof. Alkis Raftis

22 Nisan 2010

DANSTA FOTOĞRAF





Çoğu yarışmayı vizörden seyrediyorum desem yeridir. Hiç bir spor dalında olmayan görsel zenginlik ve renklilik fotoğrafa da düşkünseniz sizi mıknatıs gibi çeker. Işıl ışıl kostümler, ucuşan etekler, püsküller,şifonlar adeta beni kadrajına hapset der. Zevkli olmasına müthiş zevklidir de, bir o kadar zordur. Fotoğrafçının sevmediği her şey bir aradadır. Yetersiz ışık, uzak mesafe, çok hızlı objeler ve kadrajlama yapmamın nerdeyse imkansız olduğu hareketlilik.. Ama o renkleri yakalamak, muhteşem bir kare için yüzlerce kez deklanjöre basmak benim için farklı bir haz..


Posted by Picasa

31 Mart 2010

MİNİK ADIMLAR

Adımlar ne kadar minikse dans o kadar büyük... benim gözümde !!

anne ve babaları ise takdire en layık insanlar dans camiasında..
istanbul burası  ... ev, iş, okul ve aktivite dörtlüsünde anne babaların fedakarlığı olmadan olmuyor sosyal hayat.
Bu fotodaki dans sporcusu adaylarımızın en büyüğü 7 yaşında,  bakmayın siz 9 gibi gözüktüğüne, genetik faktörler onu büyük gibi gösterse de henüz 7 sinde .. En küçüklerimiz ise 5 yaşında.
Dansın yarınlarına, kendi yarınlarını katarak her figürü öğrenecek ve bugünlerin öğretisini, seneler sonra kazandırdıkları ile hatırlayarak bugünkü gibi gülümseyecekler.

30 Mart 2010

VERBA VOLANT, SCRİPTA MANENT

Verba volant, scripta manent ne midir ?
latin dili kadar eski bir latin deyişidir.. şirket kurallarımızdan biri hatta en önemlisidir.
SÖZ UÇAR, YAZI KALIR !!
yazacaksınız .. siparişinizi, bilginizi, satacağınızı, alacağınızı, teşekkürünüzü, eleştirinizi, talebinizi herşeyi heryere yazacaksınız..  işinizde, evinizde, sosyal hayatınızda her adım yazı ile , hızla ilerler, çözüm bulur !!
Türk insanı olarak , konuşur yazmayız, konuşur okumayız .. kaydetmez, arşivlemeyiz.
20 şubatta ki gergin dakikaların  hemen ardından genel olarak bilgim olmasına rağmen niyetim, yazarak sormaktı olan biteni  . Ama camiadan gelen tepkiler o denli vazgeçiriciydi ki 20 yıldır çalışma düsturum olan metodu  uygulamaya bir türlü elim gitmedi. Ama sonunda tıkadım kulaklarımı ve gönderdim dilekçemi. Medeni, düzeyli bir ortamda, yazışmada;   herşeye çare,  her soruya cevap olacağı inancım ve bilgimle....






işte sorular ??  işte cevaplar !!  TDSF Linkinde ...

24 Mart 2010

SEVİMLİ DANSÇILAR !! DANSÇILARIN NEŞESİ !!







Klasik bir AVM !!!  Bir anne ( ki bahsi geçen anne başkanımız :))  ve iki oğlu ( ki bahsi geçen oğullardan biri sporcu bora - diğeride sporcudur  ancak dans sporcusu değil )  ile küçük oğlunun, dans partneri olan arkadaşı dolaşmaktadır.  Maksat kazınan karınların sesine son vermektir.  Karın doyurulan mekanın önünde bir çizer amca oturmuş karikatür çizmektedir.

Kadının   küçük oğlu : " A anne ne olur karikatür çizdirelim." der


Kadın " tamam olur defneyle senin karikatürünü yapsın istermisiniz? " diye cevaplar.
Kız ve oğlan zıplayarak  ve gülerek  " yaptıralımm yaptırallımmm " der :):):)    bilen bilir çocuklar belli bir yaşa dek sevinçli ve istekli anlarında zıplarlar. Sonra birden prese girmişçesine durulur cool bir havaya bürünürler..


Anne olan kadın pozitif, insan canlısı, güleryüzlü bir muhterem olup, sokakta herkesle tanış olmaya meyeldir. Karikatürüst ile de anında hoş beş eder. Çizer amca;  oğlana kıza bakar, kostümlerini, danslarını sorar ve görülen karikatür ortaya çıkar. Karikatürist tüccardır.

" E bunlar iki kişi iki karikatür çizeyim " der..

Anne ise bu tacir demeçlere fırsat vermeyecek uyanıklıktadır. "Yok biz renkli fotokopi çekeriz" der. Adam gülümser lakin içinden teknolojiye söylenir durur... Karikatür çizilir, boyanır ve teslim edilir. Anne jest olarak karikatürü Defneye verir. Evde biz görelim ister. Evdeki annede  hem fikre, hem anı teşkil edecek kağıda ( o da anların reel halini biriktirmeyi seven bir mizaç    olduğundan )  bayılır.  Bayılmakla  yetinmez karikatürler,  renkli fotokopi olarak çoğalır. Dahası bu hoş an, scan edilip  sanal alemin dipsizliğine salınır.

Çocuklar mutluuuu... anneler mutluuuu ...
Babaların bu hoşlukdaki yorumsuz, objektif ve pek de duygu içermeyen  repliği ise ;

"hiç benzememiş"   olur.

8 Mart 2010

DÜNYA KADINLAR GÜNÜNDE ATAMA ve BABAMA SAYGILARIMLA

Dünya kadınlar günümü,  Atamızı ve babamı saygıyla, sevgiyle anarak kutluyorum. Toplumda bir kadını kadın yapan, kadına saygıyla sevgiyle yaklaşan, kanun koyucu ve babalarıdır. Atamızın kadın haklarına  ve kadına verdiği önem için, hepimiz O'na minnettarız. Ben babama da minnettarın. Çok şükür halen sağ.. 1978 gibi bir yılda her türlü ekonomik ve siyasal olumsuzluğa rağmen, kız çocuk demeden baleye taşıyan babamdı. 1987 de pek çok erkek çocuğun gönderilmediği  ( uzak, yaş küçük, vs bahanelerle ) dünyanın diğer ucundaki Asya Dans Festivaline sorgusuz beni yollayan da babamdı. Üstelik o tarihte telefonlaşmak bile nerdeyse imkansızdı..


Aydın bir ATA, aydın bir baba beni bugün, aydın bir işkadını, aydın bir anne, aydın bir sanatsever , vatansever yapmıştır.


Kızlarına değer veren, kızlarını seven, kızlarını kadın olacak diye değil insan olacak diye yetiştiren tüm babaların dünya kadınlar gününü ellerinden öperek kutluyorum..

4 Mart 2010

KURALLAR YÖNETMELİKLER

Okumak, Anlamak, Öğrenmek...
Uygulamak, uygulanmasını istemek, uygulatmak...

Ülke olarak temel problemimiz okumamak,anlamamak ve öğrenmemek..
* Oturduğumuz apartmanda herşeye itiraz eder ama kat mülkiyeti kanunu öğrenmeyiz..
* işyerinde patrona kızar ama koyduğu kuralların nedenini anlamaya çalışmayız..
* Yıllarca çalışır İş Yasasını bilmeyiz..
* Onlarca km yaparız trafik kuralları / cezalarını bilmeyiz
* Önümüze gelen her şeyi okumadan imzalarız

*...
Okullar, spor salonları,devlet daireleri, hep aynı bilmezliklerin öğrenmezliklerin sancısını çekerler.
İmar kanunu vardır uygulanmaz, İş sağlığı güvenliği yasası okunmaz uygulanmaz ..

Daima birilerinin canı yanar, üzülür, kırılır, sıkılır maddi yada manevi zarar görür işte o zaman kurallar yasalar, yönetmelikler masaya yatırılır. Aslında onlar hep masadadır ama  açıp bakmak kimsenin aklına gelmez.. Bakıldığında ise geriye kalan kimi zaman boş bir cüzdan, kimi zaman yanaklardan aşağı süzülen gözyaşları kimi zaman kırık bir bacak yada kaybolan zaman , para , maldır.
Can kaybı yoksa şükrederiz olması gerekenleri , uyulması gereken kuralları bir çırpıda öğrenir, ahlar vahlar, ardından bir sonraki olumsuzluk başımıza gelene dek bir çırpıda unuturuz..

İşte budur Ligin Ankara ayağında yaşananlar. Kural konmuştur, uygulamaya geçilmiştir. Ama direkt muhataplarda dahil kimse okumamış, öğrenmemiş belkide ciddiye almamıştır. Çünkü milletçe yaşam biçimimiz "aman boşverr olur işte yapılır böyle" şeklinde gelişme göstermiştir. Bir disiplinde "Kıyafet yönetmeliği " var ise bunu sporcu da, veli de antrenör de bilmelidir. Kural kitapçığı var ise uygulamaya konulan bu dansın parçası olan herkes de bunu öğrenecek irdeleyecek, antrenörüne öğrenmesi okuması için baskı yapacaktır.
Bilmeden ahkam kesmek, öğrenmeden iddia etmek, akılla değil duygularla hareket etmektir. Kurallar gelişim içindir, doğru olan olması uygulanması gerekenler içindir. Amaç eşit şartlarda doğru kurallarla yarışmaksa herkes bilmelidir uygulamaları ..

İSTANBUL'DA LATİN DANS KOSTÜMÜ

Latin dans camiası bilir..  Latin dans kostümlerini bulmak, diktirmek son derece zordur. Bir kere ülkemizde dans sporu yenidir. Hadi ayakkabıları, İngiltere'den Hollanda'dan, Amerika'dan getirtirsiniz..Kostüm ise internetten alınabilecek bir ürün asla değildir. Anlatacaksınız, kumaşa dokunacaksınız, bir pravo iki prova olacaksınız.. dahası terzinizle konuşacaksınız, anlaşacaksınız..  

Bu camiada terzimiz çok çok az. Ayça ile yeni tanıştık. Tanıştığımız gibi terziliğe, kostüm dikmeye olan aşkına aşık olduk. Kostüm dışında nasıl orjinal, nasıl çıtıpıtı, şeyler yapıyor internete koyuyor. Ekonomi mezunu üstelik boğaziçi üniversitesinden ... Özellikle İstanbuldaki dansseverlere tarafımızdan duyurulur .. bizlere diktiği kostümleride koyacağım ama siz sitelerini de inceleyin



http://aycaada.blogspot.com/

http://aycaada.pasaj.com/

25 Şubat 2010

DANS KULÜPLERİ BİRLİĞİ DERNEĞİ

Türkiye'de Dans Sporlarının gelişimine büyük katkısı olacağına inandığımız Kulüpler Birliği çatısı , şubat ayında vücuda geldi. Ligin de başlaması münasebeti ile kalabalık bir yönetici ve sporcu topluluğu Atamızı ziyaret ederek, saygı duruşunda bulundular ve çelenk koydular. Kulüpler Birliği Başkanı Adem Kırımlı'nın Anıtkabir defterine yazdıkları son derece manidar ve umut yüklü idi.
Kulübümüzün başkanı Berrin Tavman'ın da  yer aldığı sade törenden sonra , Atatürk Spor Salonundaki dans yarışmasına geçildi.

23 Şubat 2010

ÇEKTİĞİM KARELERDE YER ALMAK VARMIŞ SON GÜNÜNDE !!

Arkan'ı tanımazdım.. yaşasa tanıma şansım da olmayacaktı belki.. hayat garip !









hüzünbaz ve oyunbaz !

girmiş fotoğraf makinemin karelerine ... 

ne o bilmiş çekildiğini ,  ne ben bilmişim çekerken kim olduğunu...

21 Şubat 2010

ACI KAYBIMIZ

Yol boyu Ankara yarışmasına ilişkin konuştuk durduk...
Hangi fotoğrafın altına ne yazacağız...
Miniklerin yorgun telaşlarını
Antrenörlerin gururlu bakışlarını
Salondaki seyircinin coşkusunu
Velilerin tribünlerdeki telaşını
Hakemlerin ciddiyetini
Sunucumuzun sevimliliğini
Hangi cümlelerle dile getireceğiz diye...

Hala hissettiğimiz renklerin cümbüşü
Kostümlerin ışıltıları
Salsanın ritmi
Latinin kıvraklığı
Standardın asaleti
ani bir kaza haberiyle
Yerini siyahın karanlığına bıraktı
Zaman dondu, yüreğimiz acıdı
Gözlerimiz yaşardı
dansın müziği sustu
büyüsü bozuldu...

Ailemiz bir ferdini kaybetti
Seni çok özleyeceğiz ARKAN
Eminiz ki mekanın cennet olacak



Ailesine ve tüm dans camiasına baş sağlığı  ve sabırlar
Yaralı olan tüm arkadaşlarımıza acil şifalar dileriz

18 Şubat 2010

DANS LİGİ BASIN DUYURUSU !

Türkiye Dans Federasyonu Dans Ligi düzenleyerek bir ilke imza atıyor. Ligin ilk yarışları Ankara'da hafta sonu start alacak.


Her geçen gün Türkiye’de büyük bir ilgi gören dans sporuyla ilgili olarak federasyon lig müsabakaları yapmaya karar verdi. 2010’nun Dans Federasyonu için atılım yılı olacağını belirten federasyon yetkilileri, Dans Ligi’nin başta Ankara olmak üzere İstanbul, Antalya, Bursa, Muğla ve İzmir’de bu hafta sonu yapılacağını söyledi.


2006 yılında özerk hale gelen Türkiye Dans Federasyonu, 2010 yılı içinde ilk etapta Dans Ligi’ni hayata geçirerek bir ilke imza atacak. Ankara’da Atatürk Spor Salonu’nda cumartesi günü yapılacak olan Dans Ligi, Danssporu ve Salsa branşlarında gerçekleştirilecek. Federasyondan yapılan açıklamada Dans Ligi’ne müracaatların 18 şubat Perşembe günü son bulacağı belirtildi. Yarışmayla ilgili olarak ise www.tdsf.gov.tr internet adresinden her türlü bilginin alınabileceği vurgulandı.


9 Şubat 2010

BİRLİKTEN GÜÇ DOĞAR !

Bu harika sporu yeşertmek, yaşatmak ve kalıcı kılabilmek için, mücadele eden bir avuç insanız bu ülkede.
Bu spor kişisel rekabetin en yoğun yaşandığı dolayısıyla hırsların ve çekişmelerin doğasında var olduğu bir spor.

Ancak dansı tüm ülkeye yayabilmek ve yaşatabilmek  adına el ele olmak, birlik olmak, kalıcı olmak gerekiyor.

06 şubatta Federasyon liderliğinde ( ki çoğu federasyon böyle bir birliğe önayak olmaya çalışmaz ) ülke genelinden 39 kulüp toplandı. http://www.tdsf.gov.tr/

Kulüpler birliği derneği kurulması ve ülkedeki dans sporlarına gönül veren, el veren herkesin bu birliğe üye olması için, bu toplantıya katılan tüm kulüplerin oybirliği ile karar verildi. İstanbul, Ankara, Trabzon, Gaziantep, Antalya, İzmir, Bursa merkezli kulüplerin kurucu olduğu dernek, geleceğe yönelik  olumlu ve yapıcı çalışmalar yürütecektir.

4 Şubat 2010

NEREDESİN THEMİS ?

Adalet ve düzeni temsil eden Themis, bir elinde terazi öteki elinde kılıç tutan gözleri bağlı bir bakire olarak simgeleştirilmiştir. Elindeki terazi adaleti ve bunun dengeli şekilde dağıtılmasını, diğer elindeki kılıç ise adaletin keskinliğini simgelemektedir. Kadın ve bakire oluşu bağımsızlığını, gözlerinin bağlı olması ise tarafsızlığını simgeler.




 

 

 

 
GSGM - Gençlik Spor Genel Müdürlüğü bugün 2010 yılına ait federasyon ödeneklerini açıklandı. Bu dağılım yapılırken bakanlık neyi kıstas alıyor açıkçası bilmiyorum ama öğrenmek istiyorum.


Bir federasyonun yaşayabilmesi,gelişebilmesi ve uluslarası spor arenalarına sporcu yetiştirebilmesi için yeter ve gerek şart nedir ?

Federasyonun ömrü mü?
Federasyonun çalışma temposu mu ?
Yıl içinde yaptığı organizasyonlar, etkinlikler mi?
O yıl içinde kaç yeni çocuğu, genci, insanı lisanslı sporcu yaptığı mı ?
Federasyona kayıtlı kulüp sayısı mı ?
Sporun tanınırlığı  mı,  tanıtılmak istenmesi mi?
yoksaaa
kaç lisanslı sporcusu olduğu mu ?
 
107 milyon TL nin dağılımına bakarken inanın nedir kriterler çözemedim..
Ülkemizde yeni tanınan sporların mı payı çok olmuştur ? Geleneksel sporlarımızın, sporcularımızın daha başarılı olduğu dallar mı ?
Hangisi bilemiyor ve ilişkilendiremiyorum.


Sporcu sayılarına mı göre acaba dedim. Dans federasyonumuza kayıtlı 3,975 sporcu gözüküyor, elbette hepsi faal değil. Faal olanlar bu ay sonu belli olacak.

Malum ocak şubat tüm branşların lisans yenileme dönemi. Dolayısyla aldığım veriler tüm federasyonlarda geçen yıllardan gelen kayıtlı sporcular. Federasyonumuza çıkan ödenek 50,000 TL , sporcu başına 12,60 TL yapar. Beyzbol, Buz hokeyi ve Kürek federasyonlarına bağlı sporcu sayısı 3500 ler civarında. Peki onlarla kıyaslarsak ne oluyor ? Beyzbolda 151 TL/ sporcu buz hokeyinde 803 TL /sporcu ve kürekte 430 TL  / sporcu gibi rakama denk geliyor. Demek sporcu sayısı GSGM için bir baz değil. Üstelik sporcu sayısı dans federasyonunda kayıtlı sporculardan daha az sporcusu olan, 13 federasyon var. Ama hepsinin ödeneği çok daha yüksek. ( yanlış anlaşılmasın lütfen hiç bir federasyonun aldığı ödeneği tartmıyoruz eşitsiz dağıtım bizi düşündüren )
 
Federasyonun yaşıyla mı ilgili acaba dedim. Baktım 500,000 TL alan Oryantiring federasyonuda Tdsf ile aynı doğumlu 2006. Demek buda bir kıstas değil.


50,000 TL uygun görülmüş federasyonumuza briç federasyonu ile beraber en alt sıradayız 56 federasyon arasında. 22 federasyon 1,000,000 TL  nin altında ödenek almış. Bize en yakın ödenek 200,000.



35 federasyon ise 1,000,000 TL nin üzerinde.
 
Bir federasyonun medeni bir biçimde yaşaması ve sporcu yetiştirmesi için temel giderlerinin, alt limitinin kesinlikle 50,000 TL olmadığını düşünüyoruz. Personel giderleri, genel ve sabit giderleri bile zor karşılayacak bir rakamdır bu. Kaldı ki bizim müsabakalarımızda hakem sayımız min 8 olmak zorundadır. 2 yada 3 değil. Hakemlerin ücretleri yol harcırahları bile bu ödenekle tehlikede. Dolayısıyla  gsgm nin üzülerek bize adalet terazini uzak tuttuğunu varsayıyorum. Milyonlar değil zaten bu federasyonun ihtiyacı nefes alıp yürümesine yetecek bir ödenekti arzuladığımız.
Themis adaletiydi hayalimiz ....
 
BASIN AÇIKLAMASI
"Federasyonlara, yaptıkları çalışmalar ve oluşturdukları projelere göre bütçe verildiğini dile getiren Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus Akgül, "Federasyonlarımızın iki tane asıl görevi var. Birincisi ülkemizde sporu yaymak, ikincisi de ülkemize branşlarında madalya getirmek. Dolayısıyla biz bütçeleri belirlerken bu kriterlere çok dikkat ettik. Olimpik sporları gözetmek zorunda kaldık. Çünkü tamamen 2012'ye odaklanmış durumdayız. Biz bu sene bütçelerde çok fazla artış yapmadık. Bize iyi proje getiren federasyonlara kesenin ağzını açacağız. Projesi olmayan federasyonlara ise mümkün oldukça bütçeleri kısacağız. Kısacası proje bazlı bütçe ayarlaması yapacağız" dedi."
 
Bugün bütçe açıklamlarının ardından Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus Akgül, bunları söylemiş. bu söylemden şu sonuç çıkıyor o zaman 56 federasyon içinden, olimpik olmayan, sporu ülkede yayamayan ve iyi proje getiremeyen tek federasyon bizimkiymiş. :( :(    pardon birde briç var.
 
Bizim federasyonumuzda 7 ayrı ana dans branşı var. Dünyaca spor olarak kabul edilmiş. Olimpiyatlara alınması an meselesi olan ana spor dalımızda Sportif salon latin dansları.
Bizim sporumuz müzikle, yapılan kulak beden koardinasyonunu sağlayan, bay bayan aynı kategoride beraber yarışılan ( buz dansından sonra ) görsel zenginliği olan bir sahne sporu.
 
 
YİNE HEP AYNI NOKTAYA DÖNÜP DOLAŞIP ULAŞIYORUZ. BU SPORA GÖNÜL VERENLER SESİMİZİN DUYULMASI İÇİN DAHA ORGANİZE DAHA BAŞARILI DAHA VURGUSAL İŞLER YAPMALIYIZ.
HEP BERABER.. YIKMADAN YAPARAK.. EL ELE..
 


1 Şubat 2010

TÜRKİYEDE AMATÖR SPORCU OLMAK- OLABİLMEK

57 Federasyon
1 i futbol federasyonu 
futbolda lisanslı   sporcu sayısı 2,474,750
56 federasyonda toplam sporcu sayısı 453,940 faal sporcu 185,564
Türkiye genelinde kulüp sayısı ( spor,müesses,ihtisas,okul ve askeri kulüpler )
9976 kulüp
istanbuldaki kulüp sayısı 1726 !!!




bu veriler  GSGM nin son ocak verileridir. 56 federasyonunun içinde belkide adını hiç duymadığınız booce ve muay-thai ve zihin sporu sayılan satranç ve briç de var. 57 federasyon da tüm Türkiyede kayıtlı lisanslı bay bayan sporcu sayısı 2,928,690 !!! Futbol federasyonunda kayıtlı sporcumuz 2,474,750 !!! ne kaldı geriye 56 federasyon ve (voleybol ve basketbol dahil ) 453,940 sporcu. Kabaca bir hesapla ki dağılım homogen değil ama diyelim ki homogen. Federasyon başına 8,100 sporcu eder. Bir tarafta tek başına neredeyse 2,5000,000 sporcuyu barındıran ve artık endüstri haline gelen futbol !!!  diğer yandaaaaa diğer spor dalları.


Sporun gelişimi için devletin varlığı elbetteki kaçınılmaz ve önemli. Dağlarımız kar kaplı uluslarası kayak sporcumuz yok. 3 tarafımız deniz, yüzücülerimizin sayısı belli. Sporun sıkıntısı çok, çokda uzun anlatılmayı hak ediyor. Bizim vurgulamak istediğimiz ise sporun gelişimde kulüplerin ve dolayısıyla bireylerin mücadelesi.
Kulüpleşmek, sporcu yetiştirmek, antrenör ve hakem olabilmek ülkemizde aslında çok büyük bir sosyal sorumluluk olgusu ve görevi diye düşünüyoruz.
Girişimciler kurumsallaşacak, kulupleşecek, iş tecrübelerini sosyal alana taşıyacak !
Veliler  kulüplere üye olacak, çocuklarını spor kulüplerine götürmekten herşeye rağmen ( sbs ,trafik, hayat yoğunluğu ) vazgeçmeyecek !
Antrenörler çalışmaktan ve çalıştırmaktan kaçınmayacak !
Amatör tüm sporcular spora sevdalanacak , spora zaman ayırmayı hayat biçimi haline getirecek!


Yoksa , nüfusun nerdeyse yarısının 20 yaş altında olduğu bir toplulukta bu denli az sporcu sayısı ile biz TV başında spor müsabakalarını seyretmeye devam ederiz.
Hayatı seyretmemek yaşamak için herkes elini taşın altına koymalı, Hayatı yaşamalı !!

25 Ocak 2010

KULÜP KURMA NEDENLERİNE DEVAM

Maalesef sömürüldük, sömürüldüğümüzü bilmeden, bilemeden.. Sahnede olmak, alkış almak yetiyordu. Birde işin dünyayı gezme tarfı vardı ki o yılların Türkiyesinde ve 15, 20 yaşlarındaki insanlar için farklılığın alasıydı. Gittiğimiz her yurt dışı festivali için , devletin her dansçı başına harcırah verdiğini yıllar sonra öğrendik. Alınan harcırahlar kulüp idarecilerinin inisiyatifinde ne şekilde değerlendiriliyordu hiç bir zaman bilemedik. Zaten yol, yemek ve kalış masraflarımız oragnizasyonu yapan kurum, ülke, şehirce karşılanıyordu. Ne biz, ne aillelerimiz böyle bir uygulamayı bilmiyordu. Yurt içinde de sayısız gösteriye çıkıyorduk.. Onlarda ücretliydi, düğünlere, özel gecelere.. Ama o ödeneklerdende haberimiz olmuyordu. Biz bunun hesabını soramayacak kadar genç cahil ve safken.. Bizi yönetenler ise bunun hesabını yapacak kadar, küçük hesaplar peşindeki insanlarmış.



Antrenörlerimiz hocalarımız... hepsini sevgiyle anıyorum. Kimi alaylıydı,kimi konservatuarlardan,  kimi devlet halk danslarından gelirdi .. Hepsi de tek birşeye hizmet ederdi halk danslarına.. kimi tatlı sertti, kimi otoriter, kimide öylesineee arkadaş.. Onlara da hak ettikleri saygı ve emek verilmezdi çoğu zaman. Birde enstrümanlar vardı. En büyük fedakarlığı bizden sonra onlar yaparmış meğer. Hiç bir zaman ücretleri ödenmeyen, küçümsenen sazlar.


Bu söylemler tabiki tüm kulüpleri kapsamıyordu. Ama o günlerde başsız ve otoritesiz bir topluluk olmak, tüm suistimalleride beraberinde getiriyordu. Halk dansları federasyonu 2001 de kuruldu ve sanırım o gün bu

gün herşey çok farklılaştı ve düzene girdi. Sporcularda lisanlı ve milli olmanın haklarını edindiler. Kulüplerde değişmiş ve gelişmiştir. Uzak kaldığım için bilemiyorum. Ama açıkçası aynı sıkıntıları çocuklarımızın gençlerimizin yaşamasını istemediğimden halk danslarında son üye ve yönetici olduğum kulübün başkanı aklıma düştü. Çok hoş bir iş kadınıydı bir arkadaşımızın annesiydi. Hepimiz ona hayrandık. Bize yönetici olarak sahip çıkan tek kişiydi ama çok da uzun sürmemişti. Yanılmıyorsam sağlık sıkıntıları sebebiyle o kulübü kapatmak zorunda kalmıştı.


Spor yada dans, kulüp yada dernek önemli olanın, idarecilik ve  organizasyon yetisine sahip olma gerekliliği olduğunu düşünüyorum. Yoksa danstaki bir figür  kuralını  bilip bilmememiz değil önemli olan, o antrenörün işi. İdareci, sporcunun sıkıntılarını çözebilmesi kadar kamuya karşı sorumluluklarını yerine getirmesini sağlayan aracıdır da.
Sporcu dans etmeye odaklanmalıdır. Antrenör öğretmeye.. Hakem kendini eğitmeye. Bunların arasında resmi işleri kovalayacak, düzeni sağlayacak, kuralları uygulayacak ve uygulatacak da idareci olmalıdır. Kulübün ve sporcunun hakları için fedarasyonla işbirliği sağlayacak mercidir kulüp yöneticisi. 
Kulübü idare edecek olan, ne dansçı olmalıdır, nede antrenör diye düşündüğümüz için bir gömlek daha giydik sırtımıza..
Sosyal sorumluluk için..
Gelecek için...
Gençler ve çocuklar için...
Sağlıklı yürüyen federasyon  için..
ve asıl önemlisi
DANS için !!!